25 Kasım "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslarası Mücadele Günü" olarak kabul edilmesine karşın kadınlara hala şiddet uygulanmaya devam ediliyor.
25 Kasım 1960 Yılında Dominik Cumhuriyetinin kuzey bölgesinde, bir uçurumun dibinde üç kadın cesedi bulunur. Cesetler Mirabel kardeşlere (Patria, Minerva ve Maria) aittir. Polis bu ölümler için trafik kazası açıklaması yapar, ancak kısa bir süre içinde üç kızkardeşin tecavüz edilerek katledildikleri anlaşılır. Çünki mirabel kardeşler Trujillo diktatörlüğüne karşı özgürlük mücadelesi veren Clandestina Hareketinin öncülerindendir. Onlar "kelebekler" diye anılır. Ölümle tehdit edilmeleri, tecavüz edilip katledilmeleri sadece ve sadece özgürlük istemeleri nedeni iledir. Yıllar geçer , 1981 yılında kolombiyada toplanan Latin Amerika kadın kurultayında 25 Kasım tarihi, Mirabel Kardeşler anısına Kadına Yönelik Şiddete karşı Uluslar arası Mücadele Günü ilan edilir; Birleşmiş Milletler`de 1999 yılında 25 Kasımı kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için uluslar arası mücadele günü olarak kabul eder. 25 Kasım 2007 Pazar günkü Cumhuriyet Gazetesi`nde Işıl ÖZGENTÜRK, "AL GÖZÜM SEYREYLE" adlı köşesinde bu konuyu ele almış... Şöyle diyor Işıl Özgentürk: "Gün o gündür, 25 Kasım ve tüm dünyada kadına yönelik şiddet olanca hızıyla devam ediyor. Şu rakamlara bir göz atın: Bu gün dünyada her üç kadından biri fiziksel şiddet görüyor. Her yıl yaşları 5 ile 15 arasında değişen iki milyona yakın kız çocuğu fahişeliğe zorlanıyor. Dünyada her 6 dakikada bir kadına tevcavüz ediliyor. ABD de her yıl 4 milyon kadın şiddete maruz kalıyor. Hindistanda her gün 5 kadın çeyiz kavgaları yüzünden ölüyor. Güney afrikada her 90 saniyede bir kadına tecavüz ediliyor. Çinde 1 milyon kız çocuğu sadece kız oldukları için anne karnında öldürülüyor. Irak ta savaşın ilk aylarında yirmibin kadına tecavüz edildi. Her yıl 2 milyon kadın sınırötesi kadın ticaretinde kullanılıyor. Rakamlar böyle karamsar bir tablo çizerek uzayıp gidiyor ve tabi yaklaşık iki haftada bir sadece gazete haberlerine konu olan töre ve namus cinayetleriyle sarsılan ülkemizde durum dünyadan hiçte farklı değil. Ülkemizde kadınların % 79 fiziksel şiddete, % 57 sözel şiddete, %29 duygusal şiddete, % 18 ekonomik şiddete maruz kalıyor. Bitmedi.. devlet de şiddet uyguluyor. Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi tarafından hazırlanan rapora göre, 1997 2006 yıllarında 236 başvuru yapılmış. Bunların 166`sı cincel taciz, 70`i ise tecavüz. Hiç de iç açıcı bir yazı değil bu ama.. sizin sıcak evinizde oturduğunuz şu saatlerde binlerce kadın şiddetle karşı karşıya!.. Ve psikologların, konunun uzmanlarının büyük çoğunluğu şiddeti bir kader olarak algılıyor: Annem de şiddet görürdü, ben de görüyorum, kız kardeşim de görecek! Buna öğretilmiş şiddetdiyorlar.. bence bu, kabullendirilmiş şiddetolsa daha iyi olacak.. işin başında bir kabul edilme var. Oysa şiddet, ne olursa olsun asla kabul edilemez! Bu bir kader değildir. Hepimizin, ama hepimizin şiddetin ortadan kalkması için yapacağımız bir şeyler mutlaka vardır. Bu yıl devletimiz de boş durmadı. İl Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, 23.11.2007 tarih ve 2312 sayılı yazıları ve Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü`nün 19.11.2007 tarih561-1981 sayılı yazılarının eklerinde gazetemize Yenipazar Kaymakamlığı`nın gönderdiği Basın Bültenini aynen yayımlıyoruz: "İlgi: 04.07.2006 tarih ve 26218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2006/17 sayılı Başbakanlık genelgesi Kadınlara yönelik aile içi şiddet temel insan hakları ve özgürlüklerinin ihlali olup kadınlarla erkekler arasında eşit olmayan güç ilişkilerinin sonucunda ortaya çıkan toplumsal bir sorun ve önemli bir halk sağlığı problemidir. Bu sorun özel alanda meydana geldiği için çoğu zaman gizli tutulmakta, boyutlarının tespiti son derece güç olmaktadır. Kadınların hem toplumda hem aile içinde karar alma süreçlerinde erkeklerle eşit düzeyde yer alamaması , sosyal ve ekonomik statülerinin düşük olması, kadınları şiddete karşı zayıf konuma itmektedir. Bilindiği gibi, 2006/17 sayılı Başbakanlık genelgesi uyarınca,kadına yönelik şiddet ve töre/namus cinayetlerinin önlenmesi konularında Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü koordinatör kurum olarak görevlendirilmiştir. Genel Müdürlük, Avrupa Komisyonunun mali katkısı ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonunun teknik desteği ile adına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesini yürütmekte ve bu kapsamda kadına karşı şiddetle mücadele konusunda toplumsal cinsiyet eşitliği duyarlılığının artırılması ve zihinsel dönüşümün sağlanması amacıyla çeşitli faaliyetler sürdürmektedir. Söz konusu genelgenin kadına Yönelik Şiddet Konusundaki Çözüm Önerilerinin Yaşama Geçirilmesinde Koordineli Çalışması Gereken Kurumlar bölümünün 10. Maddesi Kadına Yönelik şiddetle ilgili spot filmler üretilmeli, ulusal,bölgesel ve yerel medyada ulusal bir kampanya çerçevesinde gösterilmesi sağlanmalıdırhükmü gereğince sorumlu kuruluş olan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yaklaşık 45 saniye süren 2 adet spot film hazırlanmıştır. Söz konusu 2 spot filminin ilinizdeki yerel televizyon kanallarında yayınlanmasının temin edilmesi, kadına yönelik aile içi şiddetin suç olduğu mesajının geniş halk kitlelerine ulaşmasını sağlayacak ve önemli bir toplumsal soruna dikkat çekilmesine büyük destek verecektir. Bu çerçevede 25 Kasım tarihinin Kadına Karşı Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslar arası Mücadele Günüolması nedeniyle 25 Kasım- 30 Aralık 2007 tarihleri arasında ve yüksek izlenirliği olan zaman dilimlerinde bahsi geçen iki spot filme yerel televizyon kanallarında yer verilmesinin sağlanması hususunda bilgilerinizi ve gereğini rica ederim. BASIN BÜLTENİ Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü kadına şiddet konusunda 25-Kasım-30 Aralık tarihlerini Kadına Karşı Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslar arası Mücadele Günü olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle Aile İçi Şiddete karşı 4320 sayılı Kanunun halkımıza duyurulması ve bu tür şiddete maruz kalan vatandaşlarımızın ne gibi yasal yollara başvurabileceklerini öğretilebilmesi istenmektedir. 4320 sayılı yasaya göre aile içi şiddete maruz kalan vatandaşlarımız aynı çatı altında yaşadığı şiddet görüyorsa polise,jandarmaya,savcılık yada mahkemeye başvurarak koruma tedbiri alınmasını isteyebilir. Başkası şiddete uğradığını bildirirse bu konundan yararlanma şikayetçi olunmasına bağlıdır. Bu kanundan yararlanmak için herhangi bir masraf ödenmesi, harç ve dosya parası yatırılması gerekmez. Mahkeme acil olarak görülür. Hakim, şiddet kullananın silahını teslim etmesi, ev-işyerine yaklaşmaması,eve alkollü gelmemesi,evde alkol almaması, telefon veya mektupla rahatsız etmemesi, evdeki eşyalara zarar vermemesi, şiddete yönelik davranışlarda bulunmaması gibi tedbirlere karar verebilir. Tedbir olarak alınacak şiddet uygulayanı evden uzaklaştırma kararı en çok altı ay süreli olabilir. Ailenin geçimi şiddet uygulayan kişiye bağlı ise , mahkeme ayrıca tedbir nafakası belirleyebilir. Mahkemenin tedbir kararına uymayan kişi için şikayette bulunulması gerekmez, haber vermek yeterlidir. Polis yada savcılık doğrudan işlem yapar. Mahkeme koruma kararına aykırı davranan eş veya aile bireyleri hakkında üç aydan altı aya kadar hapis cezası verebilir. Şiddete maruz kalındığında 155 Polis İmdat veya Alo 183 hattını arayarak şiddetinizi bildirebilir. En yakın destek alınabilecek yer sorup öğrenilebilir. Aile içi şiddet nedeniyle karakola başvurulduğunda ücretsiz avukat hakkınız vardır. Sadece şiddet anında değil, şiddet olmadığı zamanda yardım istenebilir. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna psikolojik danışma ve psikiyatri merkezlerine ve kadın kuruluşlarına başvurulabilir." Not: Bu haber gazetemizde 25 Kasım 2007 günü yayımlanmıştır.
Bilecik
23.12.2024