“Al” eylem kökünden “ış” işteşlik ve “ma” yapım ekiyle türemiş bir sözcüktür “alışma” ve karşılıklı alıp verme anlam kökü üzerinde yükselerek anlam kanatlanmalarına uğrar.
Canlı cansız tüm varlıkların yaşamın nesnel ve fiziksel koşulları içerisinde varlığını sürdürebilmesi için verdiği direnç savaşımını dile getirir.
Doğadaki biyolojik varlıkların dışındaki dağ ve metal gibi tüm maddesel varlıklar, termo dinamiğin yasalarınca yer ve biçim değiştirerek geleceğe akarlarken canlılığın en üst katında yer alan insan da zaman diye adlandırdığımız durdurulamaz devinim nehrinin içinde görüne-kaybola biçimini değiştirerek varlığını sürdürür. Bu varoluşsal nitelik doğaldırki tüm canlılık için böyledir.
İşte bu “insan” dediğimiz tür, her türlü yaşam alanına uyum sağlayarak yolculuğunu sürdürür: Ana rahmindeki cennetini terk ederken bağıra çağıra ortalığı birbirine katarak yepyeni yaşam alanına gelir ve alışa alışa, alıştıra alıştıra varlığını dayatır.
İlk yaşam kaynağı annesinin sütü ve sevgisidir, bir de uyuyabileceği evrensel kundağı ve beşiği.
En kısa sürede hepsine alışır. Sıra kundağından ve beşiğinden sıyrılıp önce konuşma denemelerine ve yürümeye gelir.
Bu kadar zavallı bir canlı, sınırlandırılmış yaşam süresi boyunca tüm olumsuz koşullara rağmen her türlü ortama kendini alıştırarak yolculuğunu sürdürür.
Ve bir süre sonra da sıra varlığının kaçınılmaz emrini yerine getirmektir: Kendinin daha iyi ve güçlüsünü kopyala ve bulunduğun yeri terk et!
Tüm bu ara süreçleri geçerken sabır dediğimiz dirençle alışa alışa yürür insan; hem alışır hem de alıştırır.
Bu alışma becerisi bireysel olduğu gibi toplumsaldır da; hem tekil hem de çoğul olarak alışmayı bilir.
Bu bireysel varoluş yeteneğinin en tehlikelisi ise toplumsal boyutta korunaksızca saklı olan manipülasyona açık oluşudur: Toplumun farkında olmaksızın yeni bir yaşam biçim ve biçemine alıştırılması!
Koca bir toplum ve kültürü, emperyal güçlerce belli toplumsal zaaflar üzerinden işlenir ve zaman içerisinde alıştıra alıştıra kendine yabancılaştırılarak yok edilebilir.
Alışmak yaşamın olmazsa olmazıdır ama “alışmış kudurmuştan beterdir”i de asla unutmadan.
Fikret Yıldırım
Görsel | Anadolu Ajansı
