FİKRET YILDIRIM


AN ZAMANDAN UZUN SÜRER

.


Bekliyorlar.

Ard arda dizilmiş, aynı anda olmanın, olabilmişlik ayrıcalığının ortak bilinciyle, hiç ses çıkarmadan bekliyorlar.

Neredeyse her günün aynı saatlerinde, aynı insanlar, aynı yerde, aynı isteklerle ve istekleri gerçekleşinceye kadar sabırla bekliyorlar.

Biliyorlar ki, belki kendileri gibi diğerlerinin de çok işleri, aceleleri var ama herkese saygı gösterilmek zorundadır; bir kere sıraya girilmiş, öyleyse sırası gelincedir.

Kimisi yataktan kalkar kalkmaz hemen sıraya geçmiş gibi, kimisi özensiz giyimli, kimisi de günün moda defilesi podyumuna iddialıca çıkmışcasına şık ve bakımlıdır.

Eğer birbirlerini tanıyanlar o anda karşılaşmışlarsa sıcak ve içten bir ayaküstü sohbete başlayıp kısacık laflayıveriyorlar. Ama herkes sesinin ayarını biliyor, diğerlerini rahatsız etmeyecek bir tonda konuşuyor. İşini bitiren "hoşçakalın, iyi günler" diyerek orayı terk ediyor.

Bu gündelik ritüel, neredeyse yirmi yıldır böyle oluyor. Hafta içi her gün aynı genç adam, sabahın çok erken saatlerinde işletmeyi açıyor ve öğleden sonraları, genellikle aynı saatte kapatıyor. Pazar günleri ise baba görevi devir alıyor ve oğlunu dinlendiriyor.

Kimileri köpeğiyle geliyor ve köpeğini işletmenin önünde kendisine ayrılmış yere bağlıyor, bir yere gitmemesini tembihleyerek gelip bekleme sırasına giriyor. Köpek işletmenin kapısı önünde sabırla ve hiç havlamadan sahibini beklerken sahibiyse işletmenin içinde sıranın kendisine gelmesini bekliyor.

Arada bir şakalaşmalar, gülüşmeler oluyor, sonra yeniden sabırla sıranın gelmesi bekleniyor. Tıpkı ibadet eder gibi, tıpkı sahnedeki rollerini çok iyi ezberlemiş oyuncuların özveri ve özenle provalarını yapmaları gibi akıyor, bu her günkü bekleme seremonisi.

Oysa sırası gelen, o sabah birazdan evinde yapacağı kahvaltıda yiyeceği iki ya da üç ya da evdeki insan sayısına göre, seyrek de olsa on adet minik ekmekçik alabilmek için giriyor o bekleme kuyruğuna; sanki niyet kahvaltılık minik ekmekçik almak değilmişçesine yalnızca.

Milyonların yaşadığı kentin bunaltıcı hız ve gürültüsünden kaçabilmek, ekmek sıcaklığıyla sevgi sıcaklığını buluşturmak, zamanın acımasızlığına inat, "an"ın ortaklaşa yaşanmasına bir resim verebilmek için, sevgiyle, saygıyla ve hep ins"an"casına sergileniyor bu bekleme ritüeli her sabah.

Gittikçe hızlanan ve kirlenen büyük kent yaşantılarına yıllardır içtenlikle ve sabırla direnen bir avuç insan, yılmadan, vazgeçmeden sürdürüyorlar bu yaşam ibadetlerini; can yoldaşları köpeklerini de bu bilinçle eğitmeyi asla unutmadan.

Fikret Yıldırım

Pekin(ez) Köpeği | www.hellofamiliii.at