ZEKİ GÜVEN


İÇSEYDİ - GELSEYDİ AMK


                                                                  İÇSEYDİ   - GELSEYDİ AMK

/resimler/2017-2/6/2327488580823.jpg            Bu yazımda  gene bizim yöremizde yaşanmış bir olayı öyküleştirerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Anlatacaklarım  1950, 1960´larda Yenipazar´da yaşanmış. 

                     O yıllarda Yenipazar´da fakirlik çoktur. Makineli, fenni tarıma henüz geçilmediği için tarım ürünlerinin üretimi azdır. Karasal iklime sahip bir çoğrafyada yaşadığımız için sebze, meyve üretimi de yoktur. Yani kilo malı satılmaz. Geriye sadece hava şartları iyi giderse bire beş, bire altı ürün alınan arpa buğday üretimi kalır .

                     Bütün ihtiyaçlar harmandan kalkan ürünlerle, tek tük yetiştirilen  küçükbaş hayvan ve tavuk yumurtası satışıylarıyla  karşılanır. Arpa damdaki öküz, at, eşek, ineklere verilir. Harmanda kaldırılan buğdayın bir kısmıyla da bir yıllık ekmek, börek, çörek, yufka  ihtiyacı( yemeselik) , diğer kısmıyla çarşı, pazar, okul... harcamaları yapılır. Eğer kalırsa gelecek sene ekmek için buğdayın ve arpanın bir kısmı tohumluk olarak bırakılır.

                    O yıl eğer kurak gittiyse çarşı pazar harcamaları için satılacak buğday erkenden tükenir. Ve esnafa aldığın ihtiyaçlarını yazdırmak zorunda kalırsın. Harman veresiyedir bunun adı. Yani harmanı kaldırdıktan sonra parası ödenmek üzere.

                      Bakkala, çerçiye (gezici bakkal), diğer esnafa yazdırmak neyse de traş oldukları berbere de yıllık bir kile, iki kile buğday karşılığında harman veresiye traş olunur o yıllarda. Bu, köylerde çok yaygındır. Berber ayda bir gün  anlaştığı o köye gider, traşı gelenleri traş eder dükkanına geri döner. Her berberin birkaç köyü olur böyle.

                   Kunduracı Ali´nin oğlu Metin Öndersev Yenipazar´da berberlik yaparken üç dört müşterisinin harman veresi traş olduklarını hatırlıyor. (1970´ li yıllar)

                   Aynı şekilde köy sığırtmacı, köy korucusu, köy imamı ücretleri de harman kaldırıldıktan sonra arpa, buğdayla ödenirdi.

                   Öyle yıllar olur ki kahvede içtiğin çayın parasını bile yazdırmak zorunda kalırsın ...

                   İşte böyle kurak geçen bir yıldan sonra çiftçilerin çabucak paraları tükenmiş Yenipazar´da. İnsanlar  kahvelerde içtiği çayın, kahvenin parasını harmanda vermek üzere yazdırmaya başlamışlar.

                 O zamanın Yenipazar kahvecilerinden biri de  köylerden gelme  bir adam. Yenipazar´da sadece kahvecilik yaparak geçimini sağlamakta olan biri. Çok titiz. Çok temiz ve o zamana göre on numara  hizmet vermekte. Damlara bakıp gübreli ayakkabıları ile kahveye gelenleri, aksırıp tıksıranları, yerlere tükürenleri kahveye asla sokmayan biri. Bu yüzden de çoğunluğun takdirini kazanmış bir esnaf.

                  Bir kış gecesinde bu titiz kahvecinin kahvehanesinde şunlar yaşanır: Kahvedeki müşteriler dağılır, evlerine giderler. Oğluyla kahveyi süpürüp, masaları güzelce sildikten sonra harman veresiye defterine içilen çayları, kahveleri   çetelemeye  gelir sıra. Oğlu büyük veresiye defterini ve kalemi alır, bir masaya oturur. Babası da yanına bir sandalye çeker. Elindeki paket çay ambalajına aldığı günlük notlara  bakar. " Yaz oğlum, çetele bakalım."   Ahmet Anız 7 çay, Mehmet Kerpiç 8 çay, Mustafa Karanlık 6 çay 2 kahve, Dursun Kekiç 12 çay, Hasan Bayır 14 çay 1 kahve, Niyazi Çavdar 9 çay ... Rüstem Dikkaya 2 çay ."

                 -Buva (baba), Rüstem amca bugün kahveye geldi ama çay içmediydi.

                  - Yaz sen 2 çay . İçseydi AMK.

                  Devam eder. Durali Durmaz 10 çay , Ramazan Ayabakan 14 çay 2 kahve, Ali Üşengeç 11 çay, Hamza Nalbant 12 çay 1 kahve, Kadir Yankaya 2 çay.

                 - Buva (baba) Kadir dayı da bugün kahveye gelmediydi .

                 -  Gelseydi AMK. Çek iki çizgi de ona .           Zeki Güven Pendik, 04.02.2017  

/resimler/2017-2/6/2326155927359.jpg

Mehmet KÜÇÜK
21.02.2017 19:12:45
Çok güzel nostaljik bir analiz. Icene de Selam Olsun. Içmegene de Selam Olsun. Sizlere de Yazınızdan dolayı selam olsun.