ZEKİ GÜVEN


İÇMEYİN ŞU B.KU


                                                                                                                 

                   Değerli hemşehriler,                                                    

                  Anıların ya da anılarımın birçoğu öğretmen olduğum ilk yıllarda yazmayı kafama koyduğum  anılar. Akranlarım bilirler. Bir araya geldiğimizde  ortak yaşanmışlıklarımızı, coğrafyamızdaki ilginç olayları  sık sık anlatırdım. " Duman gibi başladı gene."  derlerdi. Ben de onlara " Duman benim dayım olur. " derdim. Gerçekten lokantacı Ali Dönmez´in dedesi  olan Duman ( Mehmet Dönmez) babamla kardeş çocuklarıydı. Çoğu insan bunu bilmez. O  da benim gibi eskileri anlatmayı çok severdi. Allah rahmet eylesin ...  Geçmişi hatırlamak, hatırlatmak  nedense bende  de aşırı derecede bir alışkanlık, bir huy ...

                  Çocukluk arkadaşım gazetemiz editörü ( yayımcı) Ergün Özmen´in kerelerce ve yıllarca söylediği "Ya arkadaş yaz artık şunları."  demesine nihayet kayıtsız kalamadım. İnşallah sizleri sıkmam. 

                 Bugünkü yazımda da bizim yörelerimizde  yaşanmış bir olayı öyküleştirerek sizlerle paylaşacağım.

                               İÇMEYİN ŞU B.KU 

                  Eskiden sigara tüketimi çok yaygındı. Köylerde, kasabalarda genç ihtiyar sigara kullanırdı. Sigara kullanmak erkek olmanın bir göstergesi sayılırdı. Bu son derece yanlış düşünce nedeniyle küçük yaşlarda erkek çocuklar sigara içmeye özenirlerdi. Hatta bu o kadar ileri giderdi ki kimi babaların çocuklarının ağzına sigarayı verip "Benim oğlum adam oldu. Bak amcası. Nasıl da çekiyor?" diyerek övündükleri bile olurdu.

                 Çok sevindiricidir ki bu yanlış düşünceler son yıllarda tamamen yok oldu.

                 Yenipazar´da sigara satışları büyüklerimin anlattığına göre 1945 ile 1968 arasında tekel bayi Tohumlarlı Ağa Mustafa Güvendik ile Halil Ünal, 1968 ile 1973 yılları arasında Cevdet Vural tarafından yapılmıştır. Çok kısa bir süre de İsmail Değirmenci. Bu bayiler Gölpazarı Tekel´inden aldıkları sigaraları  küfelere, hararlara (büyük çuval)  koyarak beygirlerle taşırlarmış. 1960´lı yıllardan sonra ise Gölpazarı -Yenipazar arası çalışan araçlarla Yenipazar´a getirirlermiş. Bu yıllarda sigara satışlarını sadece bayi olan esnaf yaparmış. 1973´ten sonra bütün bakkalara satış izni verilmiş.

                Daha eskiden ise Gölpazarı, Eyrat veya Taraklı´dan kilo ile tütün alarak Yenipazar köylerine satış yapan kişiler bulunurmuş. Bu esnaf veya o zamanın gezici tütün tüccarı Göl´e , Eyrat´a , Taraklı´ya gider;  elli altmış kilo tütünü beygirine yükler, uğradığı köylerde sata sata Yenipazar´ a gelirmiş. Bu iş karlı olduğu için bu işi yapan esnaf da çokmuş. O yüzden ellerindeki malı satmak için köy köy dolaşmak zorunda kalırlarmış.

                                                                    ???

              Yenipazar´da da bu işi yapan bir adam varmış. Köy köy dolaşır tütününü bitirmeye çalışırmış . Bazen köylerden haber gelir. Belirledikleri bir gün o köye atıyla gider satış yaparmış.                                                        

              Bir seferinde çağrıldığı bir köye gitmiş. Köy odasında toplanmış köylüler. Tütüncüyü bekliyorlarmış. Tütüncü gelmiş akşama doğru. Yükü indirip odaya çıkmışlar. Tütüncü bir tepsiye tütün doldurup ortaya koymuş . Köylüler test edecek tütünü iyi mi kötü mü diye. Herkes sarmış birer sigara içmişler. Birer kere daha sarmışlar. Tütün bitmiş tepside. Şuradan yarım okka , ikiyüz elli gram tart diyen yok. Allah Allah demiş adam biraz daha tütün koymuş. Onu da tüketmişler. Gene alan yok. Dur bakalım hele !..

             Ufak ufak köy odasından tüymeye başlamış köylüler. Bir iki saat içinde odada sadece köy korucusu kalmış. Yapacak bir şey yok. Köy korucusu ile yükü yükleyip, Yenipazar´ın yolunu tutmuş adam. Herhalde beğenmediler tütünü demiş.

            Elindeki tütünü sağda solda bitirdikten sonra Taraklı´dan başka bir toptancıdan almış bu sefer tütünü. Yenipazar´a gelmiş. Ertesi gün haber göndermiş o köye. Şu günün akşamı geliyorum diye. Gitmiş. Köylüler sevinçle karşılamışlar tütüncüyü. Kısa bir hoşbeşten sonra köy odasına geçmişler. Bir tepsi, iki tepsi, üç tepsi... Sarmışlar, içmişler. Sigara dumanı neredeyse kulaklarından çıkacak adamların. Ama şuradan yarım kilo tart diyen yok.

             Ufak ufak toz olmuşlar yine. Allah Allah!.. Ne yapsın? Yapacak birşey de yok tabi. Korucuyla tütün çuvallarını beygire yükleyip Yenipazar´ın yolunu tutmuş gene . At sırtında ta Yenipazar´a  kadar düşünmüş durmuş tütüncü. "Yahu ben bunların karılarına kızlarına da yan gözle bakmadım... Neden?, Neden ?.."  Bir neden bulamamış. İçi içini kemiriyormuş.  

            Bir çarşamba pazarı günü o köyden uzaktan akrabası olan  birini yakalamış. Sormuş bunun sebebini. "Niçin benim tütünümü pasır pasır, fosur fosur içiyorlar da  almıyorlar?"  diye. O da köylülerin tütünü daima komşu köyden bir çerçiden ( gezici bakkal) aldıklarını söylemiş. "Senin gibi tütüncüleri de ara sıra köye çağırıp denemek bahanesiyle  tütünlerini içiyorlar." demiş.

           Beyninden vurulmuşa dönmüş adam." Vay üç kağıtçılar vay! .. Vay uyanıklar vay !.. " 

                                                         ??? 

           Ne yapıp ne etmeli de bunun öcünü almalı bu köylülerden?

           Gece gündüz aklından hiç çıkmıyormuş bu. Uykuları kaçmış adamın. Sağlığı bozulmuş. Karısına, kızanına, beygirine, eşeğine, kedisine, köpeğine  saldırır olmuş. İçilen bir iki kilo tütüne, harcadığı zamana, emeğe hiç yanmıyormuş adam. Kendisinin enayi yerine konulmasına çok bozulmuş, içerlemiş.

            Bir çarşamba pazarı yere bakıp düşüne düşüne eve evine gelirken avlusuna bağlanan beygirlerin, eşeklerin b.klarını görmüş yerde. Beyninde şimşek çakmış tütüncünün. Kutu içindeki İzmit  pişmaniyesine  benziyor bu eşek, beygir  b.kları. Yuvarlak top şeklinde. "Tamam, buldum! " demiş. Pazar dağılıp köylüler gittikten sonra bu bokları güzelce süpürmüş. Bir yere koymuş, kurutmuş. İki üç hafta daha biriktirmiş. Beş on kilo olmuş eşek, beygir  b.kları. Sıra öç almaya gelmiş.

            Bir  Yenipazar pazarında  o köyde hafta sonu bir düğün olduğunu öğrenmiş. Tam sırası demiş. Aldığı tütünün bir kısmını topladığı boklarla karıştırarak çuvalın birini karma yapmış. Bu sefer mutlaka satacak. Gerekirse yarı fiyatına gerekirse bedava dağıtacak. Ama içirecek bu eşek, beygir  b.klarını o köylülere. Öteki çuval temiz.

             Hafta sonu gece geç vakit  köye varmış. Köylüler köy odasında demleniyorlar. Kemancı taksim geçiyor. Onu görünce çakı bulmuş çocuklar gibi sevinmişler. Öğleden beri  rakı şarap içip sigara sigara üstüne sardıkları için herkesin tütünü bitmiş. Tütüncü bunu anlamış. Kafalar da iyi. Mecburen içecekler bu b.ku.

         " Hemen aç aga (abi) aç çuvalı, tadına bir bakalım." demişler. Tütüncü :" Aha size iki çuval tütün getirdim . Kilosu  ...  lira."  Piyasadan iki üç lira eksik söylemiş. "Aldınız aldınız, almadınız Yenipazar´a  geri dönüyorum. Tadına bakmak yok." demiş. Köylüler tütününü ve tütün fiyatını bildikleri için " Tart aga tart." demişler bu sefer. Yarım kilo, iki yüzelli gram, bir kilo... bitirmişler iki çuval tütünü.

            Hemen arka arkaya sarıp tüttürmeye başlamışlar. Bir yandan şarap şişelerini  dikiyorlarmış. Köy odasının küçük penceresinden vapur dumanı gibi duman çıkıyormuş. Tütüncü mutlu. Nasıl mutlu olmasın? Hem öcünü almış hem de tütünlerinin hepsini bir çırpıda satmış. Odada göz gözü görmüyormuş. Aşka gelip arada bir bağırıyormuş tütüncü : "Yav içmeyin şu b.ku."

            Köylüler cevap veriyorlarmış: "Yav aga , içmesek iyi ama alışmışız bu b.ka. İçmeden duramıyoruz bu b.ku."

             "Siz bilrisiniz ." demiş tütüncü. "Ben ticaretime bakarım."

          " Neyse bana müsade . Size doyum olmaz. Yolcu yolunda gerek." Kalkmış kapıya yönelmiş.   " Cümleten Allaha ısmarladık..."  

            " Selametle aga selametle... Uğurlar olsun ."

             Tam kapıdan çıkarken gözlerine sigara dumanı kaçmış. Bir kere daha  bağırmış tütüncü : " Len yeter artık. İçmeyin şu b.ku ."Kahkaha

Zeki Güven Pendik, 08.02.2017