FİKRET YILDIRIM


“AN”LASANA

.


Siyah ile beyaz, birlikte çizerler zamanın tül tuvaline resmini “an”ın.

Masmavi gök ve deniz teslimdir kar beyazının egemenliğine.

Atlantik ötesinden gelmiş iki otomobilin yanına bir de Avrupalı minibüs poz vermiştir zaman ve mekânın kasvetine; sonluluk bilincinin soğukkanlılığıyla. Her şey o “an”da ve “ora”da başlayıp bitmiştir; ne görenler ne de görülenler kalmıştır geriye, ne bir tat ne de bir koku.

Varoluş “sonsuz”luksa yaşamak “an”lıktır; sabah çimenlere düşen çiğ katresinin öğle sıcağında buhar olup gözlerden yitmesi gibi, çalınıp söylenmiş bir türkünün evrenin sınırsız sonsuzluğunda sonsuzca salınıp akması gibi.

Ne balıkçı tekneleri ne balıklar ve ne de çerçeveye sığan insanlar geride isimlerini bırakmışlardır.

Görebildiğin bakabildiğindir; düşünebildiğin düşleyebildiğindir; ömrünse kelebeğinkinden yalnızca üç nefes daha uzundur.

Yaşamının “an”lamı, onu “an”layabildiğin kadardır.

“An”lasana!

Fikret Yıldırım

Pendik Sahili 1960’lar