ZEKİ GÜVEN


ANNELER GÜNÜ DEYİNCE



                                                         ANNELER GÜNÜ DEYİNCE  

             " Dünyada hiçbir milletin kadını ben Anadolu kadınından fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez." Atatürk  

              M.Kemal Atatürk´ün yukarıda bahsettiği Anadolu kadını deyince  benim aklıma nedense Belkeseli, Danişmetli, Nasuhlarlı, Nardınlı, Selimli, Katranlı, Karahasanlarlı, Dereköylü ... yani köylerimizdeki ninelerimiz  gelir. Hani kocasını cepheye gönderip erkek gibi kara sabanla çift süren, orakla ekin biçen, elleri nasırlı, yüzü yanık kadınlar...  

             Hani  kucağında çocuğunu taşır gibi özenle cepheye top mermisi götüren, cephede de düşmanla göğüs göğüse savaşan kadınlar.

             Hani Atatürk´ün Kartaca kadınlarından daha fedakar dediği Türk kadınları.(Kartaca kadınları saçlarını kesip orduları için halat, kiriş örmüşler.)  Vatanı için saçını değil canını ortaya koyan kadınlar. Hem düşmanla hem yoksullukla savaşan anneannelerimiz, babaannelerimiz yani ninelerimiz.

            Anne deyince ise bu kahraman, fedakar, savaşçı kadınların kızları yani annelerimizi hatırlarım. Onlar da anneleri gibi teknolojiyi yakalayamamış,  dünyaya erken gelip rahat yüzü görmemiş, çoluk çocuğunun hayata tutunabilmesi için gece gündüz yoksullukla mücadele eden  kadınlar. Annelerimiz.

            Şu çilelerine bakın: Sabahleyin alaca karanlıkta kalk, sabah namazcığını kıl, sobayı yak. Eve çeşmeden su taşı. Ahırda inekleri sağ, sütü sobanın üstünde kaynat. Sofrayı kur, çoluk çocuğu kaldır, doyur. Okula gönder. Akşama kadar tarlada çetin işleri gör, toprakla boğuş.  Dönüşte gene yemek hazırla, evi toparla. Yorgun argın on üç rekatlık yatsı namazını kılmadan yatağa girme.

            On beş yirmi günde iki üç kazan çamaşırı dere kenarında yıka, kurut. Haftada bir koca bir tekne hamuru yoğur, fırında ekmek yap. Yetmedi kazan kazan tarhana yap, salça kaynat, turşu kur, kat kat yufka pişir...

            Kış gelir. Hadi dinlen artık. Ne mümkün? Durmak yok. Çorap, kazak, hırka ör; yama. Hava kararana kadar düzende bez doku, kilim doku, göynek, gömlek doku. 

            Hastalandığında doktor yüzü pek görmeden  iyileşmeye çalış. Pahalı  elbiseler giyeme. Trene, vapura, uçağa binemeden; denize giremeden; deniz, göl, ırmak kenarında bir lokantada balık yiyemeden  hayata gözlerini yum...  Bunlar da annelerimiz. Köylerdeki annelerimiz. Bence Peygamberimiz (s.a.v.)´in "Cennet annelerin ayakları altındadır."  dediği anneler bu anneler, bu anneanneler, bu babaanneler olmalı. 

             Bir de günümüzde şehirlerde fabrikalarda çalışan annelerimiz var. Onların sıkıntıları da daha farklı.

             Sosyal güvenceden yoksun,  çoluk çocuğunun geleceği için çırpınan annelerimiz de var. Sabahleyin erkenden kalkıp dolmuşa, trene, vapura binip ev temizliğine, merdiven altı dediğimiz kaçak iş yerlerine ... giden  anneler. Köylerde tarla tabanı olmadığı için ele güne gündeliğe giden anneler.

             Torun torba sahibi  ve hala çalışmak zorunda kalan anneler.

             Kocasının aldığı asgari ücret ile bir kira evinde üç çocuğu ile ay başını getirmek için akla karayı seçen anneler.

             Devletimizin görmezden geldiği sırtında ve karnında bebeği, arkasında iki tekerlekli  arabasıyla büyük kentlerde kağıt, naylon toplayan evsiz barksız anneler.

              Eş, ana, baba, kardeş  acısı çeken anneler. Evladını yitirmiş  boynu bükük anneler.

              Öte yandan çocukları tarafından huzurevlerine bırakılmış, ötelenmiş, hali hatrı sorulmayan  çok ve derin yaralı anneler...

            Anneler Günü deyince benim ilk aklıma gelen anneler bunlar. Vefat edenlere Allah´tan rahmet; yaşayanlara sağlık, güç, kuvvet diliyorum. Büyük devletimizin de bu fedakar annelerimize sahip çıkmasını istiyorum. Unutmayalım ki anneler ne kadar sağlıklı, mutlu, huzurlu olursa toplum da o kadar sağlıklı, mutlu, huzurlu olur.

             Yaşlı genç bütün anneleri saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Allah sizleri korusun ve sizlerin yardımcısı olsun. Zeki Güven 14.05.2017 Pazar / Eskişehir