FİKRET YILDIRIM


AYN(A) AYN(A) SÖYLE BANA

.


-İki aynı karşı karşıya gelirse ne olur?

-Sonsuzluk!

-Peki bu iki insanın karşı karşıya gelmesinde de geçerli değil midir?

-Belki ama her iki insan canlı ve hareket halinde deği mi?

-Evet, her bir insanın bir de içinde ayna vardır ki, bunun ayırdına varabilmek emek ve zaman gerektirir. Çünkü iç ayna, insanın içindeki karanlıkta gizlidir onu bulabilmek içinse çetin bir yolculuk kaçınılmazdır. Yolunu kaybeden bir daha geriye dönemeyebilir.

-Ne saçmalıyorsun sen, insan hiç aynaya benzetilir mi?

-Peki sen “ayna” sözcüğünün Arapça göz anlamına gelen “ayn”dan geldiğini bilmiyor musun? Sen hiç karşındakinin gözlerine baktığında “kendi”nin göründüğünü fark etmedin mi?

-Haklısın, karşısındakinin yüzünün bütününe bakıyor insan, gözlerinin içine değil.

-Öyleyse her iki “ayn”ın (gözün) birbirine bakan iki “ayna” olduğunu söylemek yanlış olmuyor, değil mi!

-Doğru söylüyorsun sanırım.

-Ben doğru söylemiyorum, bunu gözlerimiz/ayn(a)larımız söylüyor.

-Peki içimizdeki aynadan (gözden) söz ettin, bunu nasıl açıklayabiliyorsun?

-İçimizdeki ayn(a)/göz, “hiç”liğin yansımasıdır. Bir insan son kez uyuduğunda sen onun gözlerinde kendini görebilirsin ama o senin gözlerinde kendini göremez. O artık “hiç”liğe geri dönmüştür.

-Geride kalan yoksa giden hiç bir yere gitmemiş demektir; çünkü hiçlik tanıklıkla anlamlanır, tanık da yok olunca “ayn(a)”/göz mahreciyle “bir”leşerek çemberi tamamlamış olur.

-Bu “kadar” mı?

-Bu soruyu bir daha asla soramayacağın ana “kadar”.

Fikret Yıldırım

Karşılıklı İki Ayna