FİKRET YILDIRIM


BEN GAMLI HAZAN

.


İnsan nasılki gündelik aynaya bakışlarla kendindeki değişimin ayırdına varmakta zorlanıyorsa yaşamı paylaştığı ve de içinde yaşadığı yaşam koşullarındaki ilişkilere baktığında da aynı akıl tutulmasının önüne geçmekte zorlanır. 

Bu en çok da rollerin dağılımında kendini gösterir. “Sen kendini ne sanıyorsun” çatışma göstergesi, senin soruyu soranca çok başka algılandığının en somut dile gelişidir. Bu demektir ki, “senin kendini ne zannettiğin beni rahatsız etmektedir. Sen benim bildiğim kadarsındır, kendini bir şey zannetme gibi bir ayrıcalığın olamaz!”.

Bu en çıplak gerçeklik bile öznenin değişimi anlayamamasının, kendisine ve yaşamın devingen akışına yabancılaşmasının su gibi duru bir örneğidir.

Varoluşun/yaşamın ta kendisi olan değişimin hızını yakalayamamak “ben öznesi”nin ve “biz öznesi”nin en kırılgan ve ölümcül şaşılığıdır.

Kendindeki ve yaşamındaki değişimin ayırdına varamayan ve bu farkındalığı koruyamayan hiç bir ben ya da biz öznesinin hiç kimseye ve kimselere yaşamlarını dar etme gibi bir ayrıcalığı olamaz.

Kendini bilemeyenden hiç kimseyi ve hiç bir şeyi bilebilmesi beklenemez.

“Ben gamlı hazan sense bahar” şarkısı algı uçurumlarına ne de hoş bir örnektir.

O, bütün dünya edebiyatından bildiğimiz “ayna ayna söyle bana, benden daha güzel var mı bu dünyada” diyen aslında o çirkin cadı değil, biz kendimizizdir. 

Algıda seçiciyseniz hiç olmazsa vergide ve yergide olmamaya çalışın!

Fikret Yıldırım

Görsel | Genç Kadın mı Yaşlı Kadın mı