FİKRET YILDIRIM


BİLİNÇ IŞIMASI

Bilinç Işıması


Başlangıçsızlıktı.

Göz gözü görmez, kapkaranlıktı.

Sonra birdenbire ne olduysa, nasıl olduysa oldu; her yer ışıdı. O ana kadar karanlıkta olduklarından görünmeyen, içleri sırla kaplı milyarlarca cam kırıntısı ışıldamaya başladı. Her biri, ötekilerinde hem kendisini hem de kendisindeki ötekileri görüyordu. Ayırdındalık bilinçleri uyanmaya başlamıştı.

Sonra, ölçülüp hesaplanamayacak kadar uzunca bir zaman geçti aradan. Bunca ışığı birbirine yansıtan cam kırıntıları ışığa dayanamayıp göremez oldular. Kendi içlerindeki sırları göremedikleri gibi artık hiç bir şeyi de göremiyorlardı.

Karanlıktaki körlükleri, aydınlıktaki körlüğe dönüşmüştü: Önce kördüler ve körlüklerini bilmiyorlardı. Şimdi de körleşmiştiler ve yine bilmiyorlardı. Değişen hiç bir şey olmamıştı: Körlük yine körlüktü.

Karanlıktan aydınlığa çıktıktan sonraki süreçte görebildikleri ne vardıysa şimdi zihinlerindeydi. Düş ve karabasan sarmalında, gerçek ile gerçek ötesi girdabında dönüp duruyorlardı. Bir daha ne zaman ve nereden geleceği ya da gelip gelmeyeceği belli olmayan ışığı elde etmenin geriye tek bir yolu kalıyordu:

Aynı anda ve hep birlikte hiç durmamacasıya devinerek açığa çıkan enerjiyle ışıldamak.

Çünkü, bilinç aydınlıktı; bir kere aydınlandıktan sonra asla ve asla kararmazdı.

Fikret Yıldırım

Görsel | fatihsenturk.com