FİKRET YILDIRIM


BLOG, PODCAST, İNSTAGRAM, TİK TOK VE DE YAPAY ZEKÂ

.


Nasılki sabahleyin uyandığımızda ilk fark ettiğimiz bir mekâna uyandığımızdır ve zamanın ve saatin ayırdına daha sonra varırız. Dünyaya geldikten sonra da zamanla evimizi, sokağımızı fark eder ve giderek zamanın farkına varırız. Bu bilinç, doğal evrimimizin türümüze kayıtladığı bir önceliktir.

Immanuel Kant (22 Nisan 1724 Königsberg – 12 Şubat 1804 Königsberg) da Saf Aklın Eleştirisi ve Pratik Aklın Eleştirisi adlı yapıtlarında, düşünce mekanizmamızın nasıl çalıştığına ilişkin felsefe tarihinin en özgün önermelerinde bulunmuş ve ardıllarının ufkunu genişleterek bilim ve teknolojinin gelişimindeki yepyeni kapı ve pencerelerin açılmasına öncelik etmiştir.

İnsanın düşünme becerisinin ve düşünce aparatının işleyişine ilişkin ilkeleri 4 başlık ve 12 madde altında toplamıştır:

I. Nicelik 
   1. Birlik 
   2. Çokluk 
   3. Bütünlük

II. Nitelik 
   1. Gerçeklik 
   2. Olumsuzlama 
   3. Sınırlandırma

III. İlişkililik 
    1. Kalıtsallık ve Kendilik 
    2. Neden-Sonuç Bağlamı 
    3. Etki-Tepki Bağlamı

IV. Örnekleme 
    1. Olanaklı-Olanaksız 
    2. Varlık-Yokluk 
    3. Gereklilik-Rastlantısallık

80 yıllık ömrü boyunca yaşadığı Königsberg’ten dışarıya çıkmadığını öğreniyoruz Kant’ın. Bu bilgi bile insan düşünce ve azminin ne inanılmaz sınırlara vardığını anlatıyor.

18. Yüzyılda bunları düşünüp yazdığında, dünya nüfusunun 700 ile 800 milyon civarında olduğu öngörülüyor. O zamanların yerküremizdeki yazılı kültürlerine baktığımızda bu özgünlükte bir çalışmaya rastlayamıyoruz.

Aradan geçen 300 yüzyılı aşkın sürede, dünyamızdaki nüfusumuz 8 milyarı aşmış bulunuyor. Eşdeyişle 10 katına çıkmış demektir. Gerek niceliksel gerekse de niteliksel anlamda dünyamız olağanüstü ölçüdeki bilimsel ve teknolojik devrimlerle bugün artık dile getirilemeyecek denli ekonomik, sosyal ve ahlaksal sorunlarla karşı karşıyadır.

Gele gele vardığımız son durakta bizi “yapay zeka” dediğimiz, kendi üretimimiz bir canavar beklemekte.  

Sayısal veri ve istatistikler bize bugün dünya genelinde internet kullanıcılarının dünya nüfusuna oranının yaklaşık yüzde 60’a yakın olduğunu söylüyor. Başka deyişle, 10 kişiden 6’sı internet kullanıyor.

Immanuel Kant’ın düşünce mekanizmasının işleyişini tanımladığı yukarıda sıraladığım 12 ilkesi, ana başlıklar açısından güncelliğini yitirmemiş de olsa, bilgisayar teknolojisinin yepyeni ve pekçoğumuzca anlaşılamayan bir dil yarattığı dünyamızda, dünya ve insana ve onun kültürüne ilişkin bildiklerimizin tümünü silip atacak bir düzeye ulaşmıştır.

İnsanın yarattığı dijital devrim, yepyeni bir insan (android) yaratmaktadır. Bu yeni insanın ilk örnekleri, son 20 30 yıllık zamanın gençleridir. Zaman-mekan, geçmiş-gelecek, biz-ben, vatan-millet, iş-meslek, var olmak-sahip olmak vb. gibi yaşama ilişkin genelgeçer tüm ezberlerin ötesine geçmiş bir insandır söz konusu olan.

Bugün “z kuşağı” gibi Amerikanvari adlandırmaların çok ötesinde bir yeni insandır karşımızda duran, gerçek adını tarihin koyacağı.

Eskiden kuşak çatışması diye bir kavram vardı, en yalın örneğini baba-oğul çatışmasında bulan.

Bu seferki çatışma, yüzlerce yıllık farklılaşmalarla tanımlanan insan kültürlerinin bir kaç on yıl içerisine sıkışan biçimi.

En vahimi de neredeyse tüm dünya dillerinin bu tehditten payını alarak hızla bozulup doğal ömürlerinden çok önce yok olabilecekleri olasılığı.

Dil, düşleneni, görüneni ve görün(e)meyeni anlatabilme aracı ve girişimi.  

Ludwig Wittgenstein, kendi kendine sorduğu “felsefedeki (dildeki) amacın nedir” sorusunu yine “şişenin içerisindeki sineğe çıkış yolunu göstermek”tir diye kendi yanıtlıyor. Çünkü sinek, şişenin içerisinden dışarısını görebilmektedir ama dışarıdaki dünyanın sonsuzluğu hakkında hiç bir bilgisi yoktur.

İnsanlık sonumuz hayır olsun!

Fikret Yıldırım

Görsel | deryauluduz.com