EROL ERKEN

Tarih: 08.05.2020 10:03

CUMA SOHBETLERİ

Facebook Twitter Linked-in

CUMA SOHBETLERİ

Âvazeyi bu aleme Davûd gibi sal,
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sâdâ imiş.

Bâkî

Bir bilge talebeleri ile beraber sıcak bir havada sokakta yürürlerken bir buz satıcısının sesini duyarlar. Buz satıcısı o sıcak güneşin altında , çuvalın içinde olmasına rağmen sıcaktan eriyen buzlarını satmak için esprili bir şekilde şöyle bağırmaktadır;

-ACIYIN ŞU SERMAYESİ ERİYEN ADAMA !...

Bilge bu Sesi duyunca " Ah " deyip yığılır yere. Hemen buz getirirler, şakaklarını, ellerini ovalar, derler ki ; " "Efendim ne oldu size ?. Sıhhat ve afiyetle yürüyüp gidiyordunuz. Buz satıcısının sesini duyunca bir " Ah " ettiniz ve yere düştünüz. Bilge der ki ;
-İnsaf edin. Sermayesi eriyen sadece o adamcağız mı ?.Bizim sermayemiz ermiyor mu ?. Bizim ömür sermayemiz olan günler, aylar, yıllar erimiyor mu ?....
Gölpazarlılar Birliğinde eski siyah-beyaz resimleri görünce o buz satıcısı ve bilge düştü aklıma. Kimler geldi, kimler geçti kasabadan ?. Amiyane tabirle " bıçağının tersi de, yüzü de kesen " Hasan Kadılar, Osman Kadılar, Keskin Ağalar,
Söğütçük'lü Adil Efendiler, Belediye Reisleri, parti başkanları...Hepsi siyah-beyaz resimlerde kaldı...
Ramazan'ın başlangıcında en muteber esnaf taifesi saat tamircileri olsa gerektir. Sahura kalkmak için gerekli masa saatleri tamircinin önüne konur, yağlanır, temizlenir, ayarları yapılır " artık milim şaşmaz " temennisiyle yatağın baş ucunda yerini alırdı.
Saat dediğiniz şey pek mühim bir alet. Lisede merhum Arif Gölcan' dan yirmi beş lira taksitle anneme aldığım, ( sonra babam paranın tamamını ödemişti ) , öğretmenliğe giderken yüz yetmişbeş liraya aldığım Nacar marka kol saati...Hele askerde saatiniz varsa sol kolunuzu çenenize dayayıp çavuş terfiyesiyle saati gösterip resim çektirirdiniz.
Ramazan davulculuğu zor zenaat...Ramazan'ın yazı var, kışı var. Yağmuru , karı var. Gecenin kör karanlığında ev ev dolaşıp hane sahibinin konumuna göre mani düzmek var. Güftesi, bestesi davulcunun eseri ...
Çakır Mehmet bizim ilk hatırladığımız Ramazan davulcusu. Daha önce kıyısından, köşesinden anlattık Çakır dayıyı. Ev, ev dolaşır, her evin önünde ev sahibine uygun mani uydurur, bahşişini almadan zinhar ayrılmazdı kapı önünden.

Davulumun ipi kaytan
Sırtımda kalmadı mintan.
A benim Süleyman beyim
Acele keseye davran.

Manisi benim, " aman parayı ben vereyim " diyerek Çakır dayıya parayı uzattığım gecelerin hatırasıdır. " Tekne orucu " diyorlardı bizim tuttuğumuz oruçlara. Öğleye kadar sabredersiniz de , sahurdan kalan yemeği yer, öğle sonrası oruca devam ederdiniz. Çakır dayının veliahtı da Mehmet... Dal Mehmet..Kasabanın simgelerinden Tarzan'ın babası. Esas mesleği ayakkabı boyacılığı. Dal lâkabını bilemiyorum. Soyadı desen değil, sülale lâkabı desen hiç değil. Belki yalnızlık ifadesi olsa gerektir. Orta son sınıfta birkaç dala ayrılmıştı arkadaşlar. Fevzi Fındık ( Allah ona rahmet etsin ) dallar sülalesinden istifa edip , benim Çetin 'le mensubu bulunduğumuz guruba dahil olmuştu. Olmuştu da olacağına pişman olup tarım dersine gelen Kaymakam Ali Rıza Kurhan'dan ( çok şeyi unuttum da bu ismi unutmadım ) biz birer tokat yerken Fevzi beş tokatla bize ortak olmuştu. Dal Mehmet ustasından aldığı icazetle kapı, kapı dolaşıp mani söylemeyi devam ettirmişti . Sesi mi ?.. Çorum'luların tabiriyle " ehhhh, kendisine elverir ".
Sonraları kapı,kapı dolaşmak zor gelmeye başlayınca eşek üstünde, traktör arkasında davul çalanlar da dahil oldu kasaba tarihine.
Asıl bahşişler bayram sabahlarında toplanmaya başlardı. Gücü yeten pencereden, kapıdan para gönderir, gücü yetmeyen davulcunun arkasında eşeğin üstünde asılı küfelere cevizli lokum, yahut pide koyarlardı.

"Hüzün en çok gurbette bulunuyor " demiştim eski bir yazımda. Özleniyor memleket... Havası, suyu, toprağı... Rüzgârı, soğuğu bile özleniyor. Hele Ramazan'larda, Bayram'larda...Eş, dost, hısım, akraba bir arada olmak ne güzeldi. Yine de üzülüp yüzümüzü asmayalım. Çünkü yüzümüzü asmak için 113 kasımız, gülmek için sadece 11 kasımız çalışıyormuş. Yazık değil mi onca kasımıza..

Eski Ramazanları özlüyoruz der, hayıflanırız çoğu zaman. Ahhhh, nerde o eski Ramazanlar dediğinizi duyar gibi oluyorum buradan. Sosyal medyada bir arkadaş eski Ramazan'ları bulup koymuş kendi sayfasına. Özleyenler için ben de alıntı yapıp takdim ediyorum dostlarıma. Buyurun eski Ramazan'ları.....

Cumanız hayırlara vesile olsun inşaallah.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —