FİKRET YILDIRIM


DEĞER Mİ

.


"Değmek" eyleminin "değ-" köküne "-er" yapım ekiyle türetilmiş, son derece yaşamsal ve sürekli güncel hatta ancıl bir sözcük, "değer".

Nesneleri ya da şeyleri niteliksel ya da niceliksel bakımdan ölçmek ya da birbirleriyle karşılaştırmak; davranış ve tavırların yerelden evrensele, dünden yarına erdemlilik diyagramını çizmek ve sayısız maddî ve manevî teklik ve çoklukların tanımını saptayabilmek için "değer" sözcüğünün yeryüzündeki tüm dillerde yer aldığını savlamak bilgiçlikse buna da "değer" diyerek göğüsleyelim.

"Semantik, eşdeyişle anlambilim, belki de dilbilim tarihinin hiç bir döneminde bu denli anlam değişimine/(karşı)devrimine/erozyonuna/depremine/yok oluşuna/tsunamisine tanıklık etmemiştir" dersek, sanırım yanlış söylemiş olmayız.

Son birkaç on yıldır, bildiğimiz tüm ezberlerimiz bozuldu; tüm "değer"lerimiz alt-üst oldu ya da yok oldu. Neyin değip neyin değmediğinin tek ölçütü "fiyat", eşdeyişle "para" oldu.

İnsan türünün yaklaşık 4 bin yıl boyunca deniz kabuklarını para (değiştirme aracı) olarak kullandığını tarih biliminden öğrenince, sanal evrendeki sayılardan kripto paralara geldiğimiz bu tarif edilemez zaman boyutunda karşımızda duran "değer" kavramıysa içinden çıkılamaz bir labirente dönüştü.

Özcesi:

Acaba, Tanrıları, cennet-cehennemi, peygamberleri ve kitaplarıyla bütün bu varoluş, bu kadar zulümlere, katliamlara, sömürülere, savaşlara "değer" mi hiç?

Peki "değer"se varoluşun son hedefi nedir, neresidir?

Yok eğer "değmez"se ya varoluş nicedir?

Fikret Yıldırım

Görsel | www.habergazetesi.com