FİKRET YILDIRIM


DİNGO’NUN AHIRI

.


Bir zamanlardı.
Taksim’di.

Tramvay, eşdeyişle yola döşeli raylı ulaşım aracı, o vakitler atlarla çekilirdi.

Önüne iki at koşulu tramvaylar Şişhane yokuşunu çıkıp inerken atlar yorulur ve çok çile çekerlerdi.

Rum kardeşimiz Dingo işte bu atlar için bir ahır inşa edip yorulan atları bu ahırda dinlendirerek yeni seferlere hazırlardı. Günboyu sayısız atın girip çıktığı bu ahır zamanla meşhur “Dingo’nun Ahırı” olarak anılmaya başlandı.

O zamanlardaki İstanbul’un nüfusu bir kaç yüzbin idi.

Üzerinden yüz yılı aşkın bir zaman akıp geçti. İstanbul’un bugünkü sınırları içerisinde yaşayan nüfusunu resmi olmayan rakamlarla birlikte 20 milyon olarak öngörsek yanılmış olur muyuz?

36 bin m² büyüklüğündeki Taksim Meydanı’ndaki bir ahıra girip çıkan atların sayısını tutamayan Dingo ne zaman bu dünyadan göçtü ve kemikleri nerede yatmaktadır bilmiyoruz.

Ama bildiğimiz başka bir gerçeklik var: 783.862 km² (adalar ve göllerle birlikte 814.578 km²) büyüklüğündeki Türkiye Meydanı’nı Dingo’nun Ahırı’na benzetsek çok mu ayıp etmiş oluruz!

Baksanıza, girenin çıkanın ne sayısı belli ne de kimliği! Dağlarımızda altın arayanlar, ormanlarımızı yakıp dev binalar dikenler, limanlarımızda kokain ticareti yapanlar,…

Tamam, anladık, bu dünya hepimize ait bir “ahır” ama beygirlerin, katır ve eşeklerin ve de sıpaların sayılarını bilsek de “ahir zaman ahırı”nın düzen ve onurunu korusak olmaz mı!

Sizce memleket çoktandır Dingo’nun Ahırı’na dönmedi mi!

Fikret Yıldırım

Foto | Dingo’nun Ahırı