FİKRET YILDIRIM


GİZEMLİ USTA

.


Henüz gözlerimi açar açmaz, sekizer onar katlı yüksek binaların ortasındaki avluya bakan yatak odamın yarı açık penceresinden çok daha net gelen sesiyle karşılaşmıştım. Pencere kapalı da olsa sesini duymamak olanaksızdı.

Gün ağarmaya başlayınca başladığı çalışmasını hava kararıncaya kadar kararlı bir biçimde, aralıklarla sürdürürdü.

Onun çalışma atölyesinin çevresinde bulunan binalarda onlarca dairede onlarca insan yaşamaktaydı ama tek bir kimse de onun bu disiplinli çalışmasına gösterdikleri saygıdan dolayı şikayetçi olmazlardı. Çünkü her canlı gibi o da ibadet gibi işini yapıyordu. Onun da çoluğu çocuğu vardı ve onların rızkını kazanmak zorundaydı.

Mevsimlik işçi olduğundan göçmen olmalıydı. Baharın ilk günlerinde gelir ve sonbaharın son günlerindeyse pılı pırtısını toplayıp geldiği yere geri dönerdi.

Mülkiyet kaygısı yoktu. Son model araba ya da telefona sahip olmak ya da yeni bir ev sahibi olup kiraya vermek, geleceğini güvence altına almak gibi endişeleri olmadığından “şimdi” ve “burada” olmanın dayanılmaz ağırlığına direnmekle yetinirdi. Bilirdi ki, her ikisi de birer yanılsamaydı; gözlerini yumduğunda her şey yalan olacaktı.

Ayakları dörder parmaklıydı; ikisi önde diğer ikisi de arkadaydı. Tırnakları keskin ve çengelliydi. Büyük ailesinde çok çeşitli renkten olanlar vardı. Var olup var kalabilmesi çetin mücadele gerektirdiğinden daha çok ormanları, park ve bahçe gibi kuytu olan yerleri tercih ederdi.

Boyun kasları çok gelişkindi. Kafatası kemikleri çok sağlam olduğundan olağanüstü serilikte kullandığı darbeli matkap olan gagası, beynine hiç zarar vermezdi.

Solucana benzer dilini ustaca kullanırdı.

Yuvasını da bu darbeli matkap tekniğiyle kullandığı gagasıyla yapardı.

Çiftleşme dönemlerinde kuru ağaç dallarını gagalayarak seranad okur, karşı cinsini davet ederdi. İki ya da üç yumurtanın üzerine iki haftadan süreyle her iki cinsi de kuluçkaya yatardı. Ve en ilginç ayrıntı da miniklerin bakımıyla erkeklerin ilgilenmesiydi.

Ağaçlara zarar veren kurtçukları, böcek ve tırtılları darbeli matkap gagasıyla ağaç kabuklarının arasından bulup çıkarır, hem ailesini geçindirir hem de doğaya katkı sağlardı.

İşte bu gizemli ve son derece disiplinli emekçi olan doğa dostumuz “ağaçkakan”, biz doyumsuz iki ayaklı “ağaçyakan”lara milyonlarca yıllık evrimiyle ders vermeyi sürdürmektedir.

Doğaya ve kendine yabancılaşan biz “ağaçyakan”lara bıkıp usanmadan verdiği bu ders için sevgili “ağaçkakan” dostumuza teşekkürlerimi sunuyorum.

Fikret Yıldırım

Görsel | pinterest.de