FİKRET YILDIRIM


GÖREBİLDİĞİN KADARSIN

.


Suyun üzerine baktığında dalgaları görürsün; sözcüklerle anlatamayacağın biçim ve devinimlerle.

Gördüğünü, bulunduğun yer ve senin o anda bulunduğun ruh halin ve bilinç düzeyin belirler.

Oysa suyun, nehir ya da gölün, deniz ya da okyanusun yalnızca yüzeysel bir kesitidir görebildiğin. Ve sen görebildiğinden yola çıkarak görebildiğini anladığını sanırsın. Giderek, sanmakla yetinmez inanır ve hatta idealleştirerek bu uğurda yaşamını adarsın.

Gerçekliğin, görebildiğin kadardır. Gözlerini açıp "kendi"liğini fark ettikten sonra her an ve mekânda anlayıp mücadele etmek zorunda kaldığın bir düalitedir varoluşun; sen mi varsındır yoksa varlık mı sensindir, bilemeyeceksindir.

Tek başınayken görebildiğine kitleler halinde baktığındayken, gördüğün aynı şey değildir; görünen ile gören birbirlerini sürekli kandırırlar.

Kocaman bedeninin tepesindeki başının ön tarafında bulunan, birbirine yaklaşık olarak 2 - 3 cm uzaklıkta ve her biri 2,5 cm çapındaki renkli iki bilyecik ile bu sınırsız-sonsuz varoluşu anlayabileceğine/anlayabildiğine inanıyorsan eğer, sen zaten yoksundur.

Sen görebildiğinsindir, görebildiğinse sen değildir.

Fikret Yıldırım©

Görsel | http://www.xn--edebiyatögretmeni-twb.net/