FİKRET YILDIRIM


GÖZ TEMASI

.


Yine o işte!

Dünyanın yükü omuzlarındaymışçasına geliyor karşımdan, sakin adımlarla. Yüzünde geleceğine ilişkin kaygılarının belirsizlik tülü, gözlerindeyse gençliğinin taptaze ışıltısı. Hep önüne eğerek yürüdüğü başını, arada bir kaldırarak bakıyor çevresindeki hareketliliğe.

Dikkat etmezse her an bir yandan yük bindirip indiren tırlardan birinin ya da çok seri yük taşıyan bir forkliftin altında kalabilir. Her sabah işyerine gitmek için geçmek zorunda kaldığı yol, toptancı halinin tam ortasından ve işlerin en yoğun olduğu vakitlerden geçiyor.

Ben de otomobilimle aynı güzergâhtan geçtiğimden neredeyse hep aynı saatte ve noktada karşılaşıyoruz. Arabamın silüetini görür görmez daha dikkatlice odaklanıyor, tam yanından geçerken hemencecik gülümseyiveriyor, "günaydın"layarak başını hafifçe eğip gamzeleyişini bana bulaştırıyor, ben de aynı gülümseyişle onu günaydınlıyorum.

Bir kaç saniyelik bir gülümsemeleşme ritüelinin etkisi neredeyse tüm güne yayılıyor böylece.

O saatlerde orada bulunanların hummalı çalışma ve telaşları düşünüldüğünde, iki çift gözün bir an için birbirlerinin farkına varıp farklı yönlere seyretmesi, gören ile görünenin nasıl da birbirlerinde yansıdıklarının en sade resmi oluyor.

Öylesine düşünce ve duygu tsunamileri altında yaşam mücadelesi veren sözde modern zamanların şehirlere tıkılmış insanlarının bu denli birbirlerini ve kendilerini fark edemedikleri düşünüldüğünde, içten bir selamlaşma anının bile yazıyla dilegetirilmesi insana mutluluk veriyor.

Selamsız ve göz temassız kalmayın!

Fikret Yıldırım ©

Görsel | mizahlaizah.com