FİKRET YILDIRIM


HER ŞEY

.


Taş geçmişini bilmeden durur zamanın içinde; ne "şimdisi" vardır ne de "geleceği". Depremler, yağmur, fırtına ve tsunamiler oynatır yerinden; nereden gelip nereye gittiğini soramaz kendine. Çünkü "kendilik" bilinci yoktur.

Ama buna rağmen, hep "burada" ve "şimdi"dedir, gerçektir.

İnsansa, kendi içindeki ve dışındaki zamanın farkındadır. İç zamanının sonluluğunu bilir ve bu onu hep huzursuz ve huysuz eder. Dış zamanının başlangıçsız sonsuzluğu ise beyninin hiç bir yerine sığmaz. Ve bu onu Tanrıya götürür. "Şimdi" dediğinde bile "şimdi" geçip gitmiş, geride kalmıştır. "Az önce"yi belleğinde tutabilirken, "dün"ü, "geçen hafta"yı, "ay"ı, "yıl"ı unutur. Unutmasa yaşayamayacaktır. Böylece "şimdi"ler sürekli olarak geçmişin karanlık kuyusunda yiter gider. Buna katlanamayan insan yaşadıklarını yazarak "an"mak ve "an"ılmak ister.

Bugün, şu anda, 8 milyara yakın dünya insanının her birinin "şimdi"sini durdurup anlamlandırmayı denemeyi düşünsek, beynimiz yanar, tepemizden dumanlar çıkar.

Neden mi böyle saçma bir düşünce?

Çünkü dünya ölçeğinde, her "an", her "dakika" hem çok güzel şeyler, hazlar ve mutluluklar yaşanırken yine aynı zaman dilimlerinde kabul edilemeyecek, katlanılamayacak haksızlıklar, acımasızlıklar, vahşetler, kıyımlar, tecavüzler ve katliamlar yaşanmakta; ve tüm bunlar tüm insanlara ve doğaya asla hesaplanamayacak maliyetler çıkarmakta. Bireysel ve toplumsal haksızlıkların ve adaletsizliklerin hesapları, zamanın buharında geri getirilemezcesine yitip gitmektedir.

Çaresiz insan tekleri ve öbekleri, varlığı konusunda hiç bir kanıt olmayan "öbür dünya", "cennet", "cehennem" ve "kutsal yüce divan" gibi çeşitli inanç ve dayanç fenomenleriyle "şimdi"lerine katlanarak yaşamaya direnebilmektedir.

Geçmişin insan açısından inanılmaz acıları sanat, mimarî ve mühendislik örnekleriyle geleceğe taşınabilmekteyken, "şimdi"nin avuçlarının içinden uçup gitmesineyse asla direnememektedir.

"Taş yerinde ağırdır" ama ağırlığının bilincinde değildir; insansa her yerde ağırdır, çünkü zaman bilinci vardır.

Evrim, binlerce yıllık "insan olabilme" ütopyasını insanın gerçekleştirebileceğini kanıtlıyor.

Yok eğer böyle değilse, hepimizin hemen "şimdi" bu dünyayı terk etmesi gerekiyor!

Yaşam, önünde sonunda ve bizzat insanın kendisine rağmen güzel olmak zorunda ve öyle de olacak!

Ama yarın ama "ille de yarın".

Fikret Yıldırım

Görsel | https://amp.onedio.com/