FİKRET YILDIRIM


HER ŞEY

Her Şey


Ἔσται μὲν εὖ (*)

Sen ana rahmine düştüğün anda başlar senin zamanın.
Kutsal kitaplardaki cennet tam da orasıdır.
Anne sevgisiyle beslenir, güveniyle büyütülürsün.
Bir süre sonra o cennet sana dar gelecektir.
Buradaki zamanın bitecek, bu kez de dışarıdaki zamanın başlayacaktır.

Artık şimdi başı ve sonu belirsiz cennet ve cehennemdesindir:
Ve seni burada, hem periler hem de zebaniler beklemektedir.
Buradaki zamanın da bir an gelip kesinlikle sona erecektir.
Ve böylece, cennete düştüğün andan önceki sıfır zamanına geri döneceksin.
Devrini ve çemberini tamamlamış olacaksın.

İlkin gözle görünmez bir noktayken, dört elle taşınan cansız bir beden olarak toprak, binlerce zaman sonraysa toz olacaksın.
Nereden geldiğini belki bileceksin ama nereye gittiğini asla bilemeyeceksin.
Ve bu çemberin basitliğini bile bile, ya gitmeden önce insanlara bıraktığın dünyayı zehir edeceksin ya da güzel kokular ve görüntüler bırakarak unutulmayacaksın.

Her anne, bir bilinmeyen getirir bu dünyaya ve böylece o, kutsal görevini tamamlar.

“Merhumu nasıl bilirdiniz ey cemaat” diye sorulduğunda:

“İyi bilirdik” dese de cemaat, çoğu zaman yalan söyleyecektir.

Biz biz olalım, şu üç günlük dünyada insanlara üç kuruşluk yalanlar söylemeyelim, yalancı şahitlik yapmayalım!

Çünkü Aristoteles'in “her şey güzel olacak” iyimserliği ve umudu, bu dünyayı cennete çevirme inancının en namuslu yemin törenidir.

Fikret Yıldırım

(*) Her şey güzel olacak | Aristoteles