FİKRET YILDIRIM


HİÇTİR

.


Devlet, sürüler halinde yaşamakta olan insanın/kitlenin tarihin belli bir zaman evresinde kendine yabancılaşmasıyla ortaya çıkmıştır.

İnsan, ne tek başına ne de kitle halinde, varoluşun dayanılmazlığıyla başa çıkabilecek yetkinliktedir.

Nasıl ve ne düşündüklerini bilemediğimiz tüm canlılar, varkalabilmek için bir yandan düşmanlarından kaçıp öte yandan kendilerinden zayıf olan diğer canlıları karınlarını doyurmak için öldürürken insan dediğimiz canlıysa evrim sürecinde -sahip olma-biriktirme -daha iyi yaşama- bilinciyle geliştirdiği düşünce ve tekniklerle varkalma mücadelesi verir.

Makrokozmosta nanometrik bir alandaki görünmezliğiyle diğer canlılarla karşılaştırıldığında kendisini olduğundan çok çok yüce zannetmesi nedeniyle yaşam alanını ve birlikte yaşadığı diğer tüm canlıları yok sayarak putlar yaratır, kendisini yalvaç ilân eder, kutsal kitaplar yazar, birbirini katleder.

Varlığını ise evrimin kendisine bahşedip dayattığı üreme içdürtüsüyle sürdürür; üreme yeteneğini yitirdiğinde nesli tükenip yok olup gider.

Varoluşsal ölçekte bir kaç saniyelik geçmişi olduğu halde kendi ürettiği “erdem”, “ahlâk”, “adalet”, “vicdan” vb. gibi “ideal”lerle varlığını sürdürebilmek için kaçınmayacağı hiç bir söylem ve eylem yoktur.

Toprağa yatırılıp kemikleşeceğini en iyi bilen canlı türü olduğu halde, hiç durmamasıya çoğalır, üretir, yaratır ve yok ederek ilerler.

Topyekün savunma ile devletler kurar, büyütür, en üst düzeye yükseltir, sonrasında içinden çıkardığı hainler tarafından tüm yapılanları yıkıp ortadan kaldırarak siler atar.

Yapayalnızdır bu sınırsız ve sonsuz evrende; görünmezdir, işitilmezdir, zavallıdır.

Evrimini tamamlayıp yok olduktan sonra, geride varolmuş olduğuna ilişkin hiç bir iz bırakmaz.

Hiçtir.

Fikret Yıldırım

Ayın Güneşten Aldığı Işığı Gösterdiğidir.