FİKRET YILDIRIM


İNADINA ONUR

.


Geleceğini hem de er ya da geç geleceğini çok iyi bilirsin.

Tarihe bakarsın, canlıların dünyasına bakarsın hep onu görürsün: O gelir.

Kimileyin göstere göstere, kimileyin sinsice, kimileyin haince, kimileyin kemire kemire, kimileyin sömüre sömüre, kimileyin de topluca gelir.

Biz insanların en çok korktuğudur. Öylesine acımasız ve akıl almazdır ki, ne yapacağımızı bilemeyizdir.

Hiç ama hiç bir kimseyi, hiç bir zaman bağışlamamıştır ve asla da bağışlamayacaktır. Bu nedenle de insan olarak yaşamının anlamını yalnızca sen kendin bulacaksındır. Bu sınav sana kalmıştır.

Yaşamının ilk çeyreğinde eğer tanık olmamışsan sana çok uzaklardaymış gibi gelir, "yok canım olur muymuş öyle şey" dersin. Ama er ya da geç karşılaşacaksındır; çevrendekilerininkini göreceksindir fakat kendininkini değil.

Sen bunları okurken belki de dünya ölçeğinde binlercesi yaşanmaktadır ve yaşanmaya devam edecektir.

Öyleyse; nereden gelip nereye gittiğini bilemeyeceğine göre bulunduğun mekân ve zamandaki anlamını sen bulmak zorundasındır. Gerçi bunun da bir anlamı olmayacaktır ama yine de kemiklerinin binlerce yıl sonra petrol olabileceği olasılığının soğuk bilincinin yanında, en azından anımsandıkça gülümsenebilecek ya da geride kalanlara ışık tutup anımsanabileceksen varlığının anlamını kavrayabilmişsin demektir.

"Mekânı cennet olsun", "nurlar içinde uyusun" vb gibi "bu sefer de sıramı savdım" korku bastırmaları seni asla aynı sondan muaf tutmayacaktır.

Sonunda kaçınılmaz olarak sen de teslim olacaksındır ama mücadelenle örnek olman senin ellerindedir.

İnadına var olmak, belki de insan olmanın tek onurudur.

Fikret Yıldırım

Tablo: İvan Konstantinoviç Ayvazovskiy | Fırtına