Yine kayboldum işte!
Otomobiller üzerimden geçip gidiyor, insanlar gözlerimi görmüyor, kuşlar varlığımdan ürküp kaçışmıyor, güneş gölgemi göstermiyor, sesimi kimse işitmiyor...
Tüm hayat akıp gidiyor, benim de içinde olduğum nehrin içinde.
Ellerinde elektrikli testereleriyle dünyanın gözleri önünde çatır çatır ağaçları kesiyorlar; kendilerine “adam” diyen, elleri belleri silah dolu insansılar eş ve çocuklarını ve anlaşamadıkları insanları oracıkta katlediyorlar; emekçiler ve emekliler haklarını alamıyorlar...
Bense görünmüyorum.
Denizler kin kusuyor; balinalar plastik torba tükürüyor; ormanlar yanıyor...
Bense yokum.
Gelecek umutları tükenen gencecik çocuklar önce ailelerini, yurtlarını terk ediyorlar, olmazsa canlarına kıyıyorlar; evrensel insan hakları ve sorumlulukları yerini kaos ve endişeye bırakıyor; klasik devlet anlayışı yerini şirketlere devrediyor...
Benim esamem okunmuyor.
Kendisini evrenin ortasına yerleştiren zevzek ve şımarık insan, kendisini var eden doğayı diğer tüm canlıların da soylarını ortadan kaldırma pahasına tahrip etmekten geri durmuyor...
Sonra birden fark ediyorum ki, kaybolan yalnızca ben değilmişim!
Benden önce ve benimle birlikte yola çıkanlar da yok olmuşlar.
Sessizce gözlerimizi yumuyoruz.
Bizden sonra gelenlerin neleri görüp nelerin farkında olacaklarını bilemiyoruz.
Tek ve biricik umudumuz onların kaybolmamaları.
Fikret Yıldırım
Görsel | Google