KRAL SEBAHATTİN HAZIRCI ( 1940- 2003)
Sebahattin Hazırcı. Selim köyünden... Ağaların, paşaların, arı gibi çalışkan insanların çok olduğu bu köyde orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Yıl 1940. Çocukluğu ve gençliği bu köyde geçer.
Asıl mesleği sıvacılıktır. Ekmeğini bilek gücüyle kazanmayı seçmiş, diyar diyar dolaşarak geçimini sürdürmüştür. Son yıllarında ufak çaplı çiftçilik de yapmıştır.
Sebahattin Hazırcı, eskilerin deyimiyle nevi şahsına münhasır ( Kendine özgü karekteri ve davranışı olan) bir kişidir. Çok dik biridir. Kolay kolay eğilmez. Mert ve dürüsttür. Açık sözlüdür. Karnından konuşmaz. Bir insanın yüzüne söyleyemeyeceği bir sözü ardından söylemez.
Arkadaşı çoktur. Muhabbeti dinlenir, sevilir. Bu özelliklerinden dolayı köyünde ve ilçe merkezinde görev yapan birçok öğretmenin can arkadaşı olmuştur.
Cömerttir. Yeri gelir bir fakirin düğününü şenlendirmek, şereflendirmek için kutu kutu mermi yakar; yeri gelir on on beş günlük yevmiyesini bir akşamda arkadaşlarıyle yer, içer.
Cimri ağalardan, pinti zenginlerden nefret eder. Şu atasözünü sık sık kullanır: Ağalık vermekle / Efelik vurmakla ...
Her an her yerde takdir edilen sıradışı bir davranış sergileyebilir.
Bütün bu özelliklerinden dolayı çoğrafyamız ona " kral" lakabını uygun görmüştür. "Kral adamsın." Adamın kralıdır o ." Cümlelerindeki kral anlamında.
Yaşıtları ve büyükleri ona Kral; küçükleri Kral (Gıral) aga, Kral dayı diye hitap eder.
Mehmet ve Ümit isimlerinde pırlanta gibi iki erkek çocuk yetiştirmiştir.
???
Osman Yıldırım anlatmıştı...
Doksanlı yıllar SHP-DYP Koalisyonu var iktidarda. Selim´de ebe-hemşire yok. Köy büyük köy. Muhalif köylüler Kral´a takılır: "İktidardasınız şu goca köye bi ebe getirtemediniz."
Kral, muhtar değil aza değil ama tuttuğu parti iktidarda. Kendini sorumlu hisseder. Bir iki gider Bilecik SHP il teşkilatına. Köyün durumunu anlatır. Gerçektenten ebeye gereksinimleri çoktur. Bugün yarın derken atlatırlar Kral´ı. Kral üçüncü gidişinde kızgındır:
"Ne oldu bizim ebe ? " diye sert bir dille sorar ilgili kişiye. İlgili kişi Kral´ a :
" Yav Kral aga ne yapacaksın ebeyi, hemşireyi sen yaşlı başlı bir adamsın. " Deyince Kral köpürür:
"Ulen senin de Kral´ının da Aga´nın da... Ben kendime mi istiyorum ebeyi... Koskoca Selim köyüne istiyorum Selim köyüne. Dingil."
???
Tongurların Ekrem Özgüven´den bir anı: Kral SSK´den emekli olmuş. Yenipazar Ziraat Bankası´na gitmiş. İlk maaşını alacak. Banka çarşamba pazarından dolayı yoğun. Bankada çalışan Ali isimli görevli : "Kral aga sonra gel." demiş.
Çıkmış bankadan bu. Kahvede Tongurların Ekrem ve arkadaşlarıyla muhabbet ederken anlatmış olayı . Aradan bir iki saat geçtikten sonra kalkmış : "Bir daha gideyim bakalım bankaya." demiş. Kahveden çıkmış.
Ekrem hemen telefona sarılır. Bankadaki Şerif ismindeki görevli arkadaşını arar :" Kral gelecek bankaya. İlgilenmeyin ve bir bahane uydurup maaşını vermeyin."der.
Bir müddet sonra Kral söve söve tekrar gelir kahveye." Ne oldu kral aga." derler. Bu burnundan solur tabi.
Ekrem:" Sakin ol Kral aga. Ondan kolay ne var. Otur hele."
Telefonunu çıkarır: "Bak bir telefonla maaşını nasıl da getirtiyorum." der. Bankaya telefon eder. On dakika sonra bankadan oturdukları kahveye sarı bir zarfın içinde bizim Kral´ın maaşı gelir.
Zaten sisitemin zenginlerden yana olduğunu düşünen Kral. Zarfı alır ama o çok bilinen sövgülerinden birkaç tane arka arkaya okumadan edemez.
???
Kral, sıvacı arkadaşı Belkeseli Osman, Tongurların Ekrem , Öğretmen İbrahim Karaduman ... Orta Kahve´de muhabbet ederken bir ara bizim Kral, arkadaşı Osman´ı göstererek: Katır yüküyle para var bu Osman´da katır yüküyle." deyince Osman hazırcevap her Belkeseli gibi:
"Gral aga! Biz sırtımızda senin gibi ebe taşımadık. Çimento taşıdık, çimento... Olacak tabi gatır yüküyle para." deyince vaktiyle Kral´ın sel yüzünden bir ebeyi sırtına alıp çaydan geçirdiğini bilenler gülmekten yerlere yatmışlar.
???
Öğretmen İbrahim Karaduman´dan:
Kral her çarşamba pazarında Orta Kahve´de bir masaya otururmuş. Girip çıkana çay ısmarlarmış durmadan. Arada bir yeşil cüzdanından özenle çıkardığı parayla ödeme yaparmış. Cüzdan kullanma alışkanlığı olmayan yöremizde bu herkesin dikkatini çekermiş.
Bir ara İbrahim hoca : "Ne parası bitmez bereketli bir cüzdanmış Kral aga. Çoluk çocuğunu okuttun, evlendirdin, bol bol harcıyorsun. Hala bitmedi içindeki para. " demiş. Gülüşmüşler.
Akşama doğru pazar dağılırken tekrar karşılaşmış Kral ile İbrahim hoca. Kral arka cebinden yeşil cüzdanı çıkarmış: " Al şunu. Artık buna ihtiyacım kalmadı. Senin olsun. Sana da bereket getirsin, inşallah." demiş.
İbrahim öğretmen cüzdanı hala evde bulundurduğu söyler durur.
???
Kral yeni emekli olmuş. Yenipazar Orta Kahve´deki saygın ve varlıklı arkadaşları : " Bir sofra parası ver de senin emekliliğini kutlayalım diye takılırlar Kral´a. Kral da yeşil cüzdanından bir yüzlük çıkarır uzatır bunlara. Yüz lira büyük para o zamanlar. Parayı alır, giderler içmeye.
Kral, kahvedeyken ve henüz köyüne dönmemişken kızdırmak, sövdürmek için en genç arkadaşlarını gönderirler Kral´a. Genç: " Verdiğin para yetmemiş Kral aga. Beni gönderdiler." deyince Kral: Ulen nasıl yetmez? Deve mi aldınız deve... Nasıl yetmez ? diye araya bir sövgü cümleciği sıkıştırarak çıkışır gence.
Saygınlığından hiçbir şey kaybetmeden 6 Ekim 2003 tarihinde Yenipazar´da arkadaşı Hanifelerin Mehmet´in evinde sıva yaparken kalp krızi sonucu yaşama veda etti. Bugün ölümünün on beşinci yılı. Sevenlerine hatırlatalım dedim. Allah rahmet eylesin.