FİKRET YILDIRIM


MALAZGİRT Mİ YOKSA BÜYÜK TAARRUZ MU

.


Geçmiş, tek boyutludur; ne genişliği, ne yüksekliği ne de eni vardır, yalnızca zamanın donmuş resmidir görülebilen.

Tarihteki olup bitenlere bakıldıkta, hepsi de aynı karenin içinde görünürler: Depremler, tsunamiler, toprak kaymaları, yanardağ püskürmeleri, yeryüzüne düşen dev göktaşları, yok olup gitmiş canlı türleri, savaşlar, katliamlar... tek boyutluluk içerisine sığarlar.

Oysa yaşam, neden-sonuç ilişkisi içerisinde tez-antitez-sentez diyalektiğince dairesel bir akış içerisinde seyretmektedir. O nedenledir ki, ardı ardına dizilen sınırsız ve sonsuz fenomenler, bireylerin ve toplumların bireysel ve kollektif belleklerinde şaşılıklara ve körlüklere yol açar.

Kitle manipülasyonunun en üst düzeydeki sahnesindeyse siyaset oyunu üzerinden oynanır. Bellekleri zayıf birey ve toplumlara abrakadabra hokkabazlıklarıyla geçmiş üzerinden oynanan tehlikeli oyunlar, içinde bulunulan ve gidilmekte olunan zamanın yitirilmesine yol açabilir.

1071 Yılı ile 1922 Yılı’na 2025 Yılı dürbünüyle bakıldıkta, her ikisi arasındaki 851 yıllık farkın üzerine bir de 103 yıllık uzaklığı ekleyince astigmat görme bozukluğunun sakatlığından kurtulabilmek olanaksızlaşır.

İlki bir yandan “Anadolu’nun Kapılarının Türklere Açılması” olarak taçlandırılırken, aynı zamanda kapıların arkasında başkalarının olduğu ve kapıların zorla kırılarak içeri girildiği itirafını dile getirir, ikincisindeyse bu kez Anadolu topraklarının bütün kapılarına dayanmış emperyalistlerin püskürtülmeye başlandığı bir takvimi görürüz.

Bu iki tarihsel momentum arasındaki 851 yıllık derinliği 103 yıl geçmiş olmasına karşın kavrayıp bilinçlenememiş bir beynin gelecek üzerine martaval okuması, Zaman Tanrısı Kronos’un asla affetmeyeceği bir zaafiyettir.

Bazen “Sahibinin Sesi” siyasetçiler, toplumların en ölümcül virüsleri olabilirler.

Tarihi, ancak geçmişi dört boyutlu okuyarak geleceği aydınlatabilen liderler yazar: Mustafa Kemal Atatürk gibi!

Fikret Yıldırım

Mustafa Kemal ve Silah Arkadaşları