AYŞE SEZGİN


ÖZLENEN HIDRELLEZ HAYIRLARI

Ayşe Sezgin'in kaleminden...


Merhabalar sevgili “Yenipazarın Sesi” okurları.

Bu yazımda malum korona günleri nedeniyle ayrı kaldığımız ve özlemini çektiğimiz bir geleneği yad etmek istedim nacizane.

Bilindiği üzere Hıdırellez Şenlikleri memleketimizin, ülkemizin hatta Türk kültürünün önemli bir geleneğidir. Yenipazar’ımızda ise her haftasonu birkaç köyde düzenlenen programlarla kutlanırdı ötedenberi. Son zamanlarda ilçe merkezimizde de düzenlenmeye başlanıldı. Etli pilavlar pişer, hoşaflar kaynatılır, günler öncesinden yufkalar yapılırdı ev sahibi köyün kadınları tarafından. Yine günler öncesinden haberdar edilirdi herkes... “Falanca köyün hayırı şu zaman, fişmanca köyün hayırı şu zaman...” diyerek. Çok kalabalık olma ihtimali olan yerlerin tarihlerinin çakıştırılmamasına özen gösterilerek düzenlenirdi bu takvim. Hatta gazetemizde bile yer almaktadır buna ilişkin bir takvim programı.

Bu sene tüm dünyayı ve ülkemizi de sarıp sarmalayan Covid 19 salgını ve bu salgına karşı alınan önlemler kapsamında maalesef yerine getiremedik bu ritüelleri. Tabi ki her şeyden önce gelen ve her şeyin başı sağlık. Gerekli tedbirlere mümkün mertebe riayet edip uyduktan sonra daha sağlıklı, daha güzel günlerde, serbestçe, özgürce yaşatmaya devam edeceğimize inanıyorum bu geleneklerimizi.

Neyse tekrar dönelim pilavların başına... :)) Çocukken daha eğlenceli olurdu tabi bu hayırlara gitmek gelmek. Arkadaşlarımızla bir araya gelir; köye gelen dondurmacıdan dondurma, bakkaldan çikolata, gofret, şeker gibi atıştırmalıklar alırdık ne tatlı gelirdi hep birlikte bunları yemek. Genç kızlar toplanır, salıncaklar kurulur, maniler, türküler söyleyerek sırayla salıncaklara binilirdi. Salıncakta kalma süresi söylenilen türkünün uzunluğu veya kısalığıyla ilgiliydi tamamen. Cep telefonlarının, tabletlerin, hatta ev telefonlarının bile olmadığı zamanlarda, farklı köylerden olan genç kızlarla, genç erkeklerin görüşme, tanışma ortamını da oluşturudu bu hayırlar. Gençler arasında futbol müsabakaları düzenlenir; pilav saatinden önce ve sonra evlere ziyaretlere gidilirdi. Önceden hazırlıkların yapıldığı evlerde çay, kahve, meşrubat, tatlı, sarma v.s. ikramlar yapılırdı gelen gidene. Hatta bana görmek yaşamak nasip olamadı ama rahmetli olan büyüklerimizden duyar dinlerdik. Çok çok evvellerde at yarışları yapılırmış; güreşler tutulurmuş, çalgılı, oyunlu daha bir renkli geçermiş bu hayırlar.

Pilav saati gelince (ki öğlen namazını müteakip olurdu bu saat genelde) köylerde şu anda -maalesef atıl duran- okul binalarının bahçelerinde, öncelikle erkek misafirlere ikram edilirdi hıdırellez pilavı. Sonra kadınlar giderdi. Çocukluktan gençliğe geçiş dönemlerinde, hani şu her şeyi sorgulamaya, irdelemeye başladığımız zamanlar aklıma gelmedi değil hani. “Her yerde bayanlara öncelik tanınır, neden acaba Hıdırellez Hayırları’nda böyle bir farklı uygulama var” diyerek. Sonra dikkatli gözlerle gözlemlediğimde, bayanların bu pilav yeme faslının, beylerin en az iki üç katı zamana yayıldığını, ağaçların gölgeleri aranıp yerlere çimenlerin üzerine serilen örtülerin etrafında toplanılıp, taze soğan, marul, maydanoz gibi yeşilliklerle de renklenen sofralarda bitmek bilmeyen bir hasbihal ve sohbetin başladığını, yan sofralardan, karşı sofralardan karşılıklı muhabbetlere bile geçildiğini, artı yemek sonrasında, getirilen poşetlere mutlaka bir miktar pilav da alınarak bu şekilde geri dönüldüğünü görünce anladım ki, önce hanımlar oturmuş olsa sofralara, beylere pek bir şey kalmayabileceğini...:)

Ne güzel günlerdi. Hatta bazen çok güneşli pırıl pırıl bir hava varken, tam pilavlar yeneceği esnada birden bastırıveren bahar yağmurlarının altında kaçışan, koşuşan insanlar. Kapatılmaya çalışılan pilav tavalarının, kazanların ağzı, çekilmeye çalışılan çadırlar... Bademlerin çağla olduğu dönemlerde Kösüre Köyü ve Katran Köyü’ndeki hayırlara denk gelmiştim birkaç kez. Taze çıtır çıtır bademleri dalından kopararak, tuzlayıp yemek, pilavdan daha lezzetli gelirdi çoğu zaman.

Unutulmaması ve daima yaşatılması gereken geleneklerimizden biri Hıdırellez şenlikleri. Babamla ettiğimiz sohbetler esnasında, aynı zamanda sınırları, tarlaları, bağları, bahçeleri birbirine bitişik olan köylerde insanların birbirleriyle helalleşme şekli demişti bu hayırlar hakkında. Farkında olmadan birbirine karışan ürünler, birbirlerinin bağının bahçesinden otlayan hayvanlar, karşılıklı geçen emek, hak ve hukuk vardı sonuçta. Bu şekilde biraraya toplanarak tüm köylünün katkılarıyla hazırlanan sofralarda yemek içmek, bir huzur, paylaşım ve barış ortamı da sağlıyor doğal olarak.

Korona salgınının bir an önce tamamen yok olduğu, tekrar eski günlerdeki gibi, koyu gölgeler aranıp yere serilen örtüler üzerinde kurulan sofralarda, binbir emek ile pişirilmiş etli bulgur pilavı ile buz gibi hoşafların kaşıklanacağı, mis gibi alın teri, emek ve taze buğday kokan yufkaların dürüm yapılarak içine konulan pilavların afiyetle yeneceği, doyumsuz sohbetlerin yapılacağı Hıdırellez Hayırlarında bir arada olmak dileklerimle.

 Hepinize sevgi ve selamlar.