Satılmış Şahin benim ilkokul öğretmenim. Genelde Gölpazarı´nda yaşıyor. Ne zaman görsem, 50 yıl öncesinde olduğu gibi bana karşı hep sevecen ve babacan tavırlı. Gülümseyerek konuşması O'na olan hayranlığımı ve saygınlığımı kat kat arttırıyor. Severek bakıyor gözlerime, hissediyorum. İnsan kendisini zorunlu hissediyor ona saygılı olmaya. Şu an biz öğrencilerine düşen görev, hayattayken kendisini ziyaret edip, onun sevgi dağıtan bakışlarıyla göz göze gelmek olacaktır.
Rahmetli Eğitmen Mustafa Güven ile başlayan ilk birinci sınıfım, alfabem... Satılmış Öğretmen aynı zamanda okul Müdürü idi. Eğitmen´in sinirle elindeki 1 metre uzunluğundaki tahta cetveli öğretmen masasına kuvvetle vurup: "Heriiifff!!!" diye bağırması, hala aklıma geldikçe beni korkutur. Birsen Aydın ilk okul 3. sınıfta tanıdığım ilk kadın öğretmenim. İlk görev yaptığı yer Yenipazar, ilk öğrencileri biz ve ilk dayak attığı öğrencisi de benim maalesef... Ankaralı Yunus'un kızı Hamide'nin ihbarı ile parmaklarımı "çok güzel!" dercesine birleştirip uçlarına tahta cetvelle vurduğunda, ağzımdan düşüncesizce çıkan küfürlü cümlenin dayanılmaz acıya mal olmasının pişmanlığını yaşadım bugüne dek. Hala gördükçe saygıyla elini öperim.
Ortaokulda ilk öğretmenim Salih D. Bingül'dü. 2-3 ay ancak öğretmenliğimi yaptı ama sıra dışı kişiliği ve tavırlarıyla benim dünyaya bakış açımı değiştirmeme neden oldu. Sorgulama ve özgürce düşünmeyi O'nun sayesinde öğrendim ve kişilik gelişimimde çok büyük payı oldu. Zeki Güven arkadaşımızın yaptığı araştırma sonucunda maalesef Manisa Turgutlu'da yaşama veda ettiğini öğrendim.
Ortaokulda diğer öğretmenlerim Coşkun Demirel, Rahmi Bilgin, Köksal Albayrak ve Mustafa Gürcan'dı. Seyfi Aydın da girerdi derslerimize. Türkçe'ye de giriyordu sanırım. Herkese kompozisyon ödevi vermişti. Ben bedensel engelli olduğumdan Tahsin'in Mehmet Güven'in bisikletinin arkasında gider gelirdim okula çoğunlukla. Aynı sırayı da paylaşıyorduk. Öğleden sonra aşı yapılacaktı, iyneden çok korktuğum için beni tek katlı okulun penceresinden sarkıttı arkadaşlarım ve aşı olmaktan kurtuldum okulu kırarak. Okuldan kaçtığım derste Seyfi hoca: "Herkes ödevini çıkarıp okusun" deyince, kompozisyon ödevini yapmayan Tahsin'in Mehmet, benim çantamdan yaptığım ödevi çıkartıp okuyor. Seyfi hoca o kadar çok beğeniyor ki Mehmet'in okul hayatı boyunca alacağı tek en yüksek not olan 10'u almıştı.
Geçtiğimiz yıllarda Yenipazar Ortaokulu'nun ilk mezunları döneminde okuyan öğrenciler olarak bir araya gelmiştik. Marmarisli olan Rahmi Bilgin öğretmenimiz de katılmıştı ilk gözağrısı öğrencilerinin toplantısına. Sponsorluğunu Pelçikli Kazım Yılmaz'ın yaptığı toplantıda, Burhan Güven'in özenle hazırladığı tarhana çorbası ve kırmızı etli bulgur pilavı ile kendi imzasını taşıyan Kar Beyaz tatlısıyla coşmuştu birlikteliğimiz.
Anıları yaşadıkça öğretmenlerimize olan saygı ve özlemimiz tavan yapıyor. Keşke dünya telaşesinden bir an sıyrılıp bizim yaşantımıza yön verip "adam" olmamız için çaba gösteren bu kutsal insanları henüz yaşıyorlarken ve biz de yaşıyorken niye ziyaret edip ellerini öpmek için bir araya gelmiyoruz?
Şimdilik bu satırlarda kutlayalım öğretmenlerimizin 24 Kasım günlerini. Umarım gözlerinin içlerine de bakabiliriz birleşerek...