FİKRET YILDIRIM


SEN BENSİNDİR

.


Sen benim kim olduğumu biliyor musundur?

Sen şimdi benim elli yıl önceme bakıyorsun, bense sonluluğumla sonsuzluğa.

Ayaklarımda „Ankara lastiği“, nam-ı diğer „cızlavat“, hem de astarlı; kafamdan büyük topa onunla bir vole çaktım mıydı, diğer astarsızlar gibi ayağımdan çıkıp gitmezdir.

O vakitler saçlar uzun, pantolonlar „İspanyol paça“dır ama İspanyollar bunu asla bilmezlerdir.

„Emlâk rantı“ sözcüğü henüz ne düşüncemizde ne de dilimizde, o yüzden rengi görünmese de toprak, toprak ananın yemyeşil sevgisinden, bedenini ve ruhunu öper, farkında değilsindir.

Kardeşlerinin kardeşi olmanın bilinç ve gururuyla kasılıyorsundur; mekân ve zaman kayıt dışıdır, varlığınızın tek tanığı güneştir.

Marka bilinmezdir, cep telefonunun düşü bile yoktur, sosyal medya yoktur; yalnızca saf ve tertemiz „biz“ vardır.

Ne eksoz kokusu ne otomobil gürültüsü, az öteden deniz ve yosun kokusu ciğerlerini öperdir.

Ne sokak lambası ne televizyon tutkusu, ayaktopu oyunun gün kararıncaya kadardır.

„Hey gidi hey, nerede o eski günler“dir, „nerede o arkadaşlıklar, kardeşlikler“dir.

Ben benim kim olduğumu halâ bilmekteyimdir, ya sen „biz“ olmanın ne demek olduğunu halâ bilmekte misindir?

Bendeki kendini halen görebiliyorsan, sen zaten ben değil misindir!

Fikret Yıldırım

Sen Bensindir