FİKRET YILDIRIM


SON SÖZÜMDÜR

.


“Sen benim bu son resmime bakarken kendinin yaşadığını mı zannediyorsun ey benim güzel kardeşim!

Vah vah ne acı derken ‘iyiki o kefenin içindeki ben değilim’ diye düşündüğünü göremiyor muyum sanıyorsun!

Böylesi kitlesel acılarda, travmalarda hep başkalarını suçlayarak kendimizi rahatlatmıyor muyuz! Ve bu resmi de hep birlikte çekmedik mi!

Ne sen benim yüzümü gördün daha önce ne de ben senin, ve bir daha da asla göremeyeceğiz; belki sen benim bu resmimi çok zor unutabileceksin!

Haydi neyse sen benim sonumu görebildin, ya dev betonların altında çığlıkları duyulmadan çürümeye terk ettiğiniz canları hafızanızın neresinde saklayabileceksiniz!

Ben cenazemin motosikletle taşınarak defnedileceğini aklımın ucundan bile geçirmemiştim, ya göçük altında can vermiş yavrusunun elini sıkı sıkıya tutan babanın anıt olmaya aday resmine ne diyeceksin!

Benim aile bireylerimin ve akrabalarımın bu resmime baktıkça nasıl kahrolduklarını anlayabilecek misin!

Bütün bunları bana mı söylüyorsun, dediğini duyar gibiyim.

Tabiiki sana söylüyorum!

Baksana, kediler, köpekler bile vicdanlarıyla beni anlayabiliyorlar, ya sen ne zaman anlayabileceksin!

Sen ‘köpeğin duası kabul olsaydı gökten kemik yağardı’ atasözünün ne anlama geldiğini daha önce hiç düşünmemiş olabilir misin!”

Fikret Yıldırım

Ben sana kurban!