Daha önce “nardın” sözcüğünün tarihsel kökenine ilişkin yazımı okuyanlarımız anımsayacaklardır; bu kez de “teyran” sözcüğünün bendeki çağrışımlarını yazmak istedim.
Nar tanesi anlamındaki “nardın” Farsça sözcüğünde olduğu gibi, “teyran” sözcüğünün de Farsça bir kökten geldiğini seziyorum.
Şöyle ki, 9. yüzyıldan başlayarak Anadolu’ya göçlerle birlikte sayısız toplulukların İran’dan beraberlerinde getirdikleri kültürlerin en somut göstergelerinden biri de zamana direnerek var kalabilmeyi başarabilen sözcüklerdir. Bu bağlamda “teyran” sözcüğünün de Türk topluluklarının yoğun bir biçimde yaşarken terk ettikleri/terk etmek zorunda kaldıkları “Tahran/Teheran” kentine bir nostaljiye gönderme yapmasıdır.
Sözcüğün Farsçadaki anlamı, “dağ eteği” ya da “sıcak bayır/yokuş” olarak çevirebileceğimiz bir karşılığa denk gelmektedir.
Gerçekten de bugünkü İran’ın başkenti olan Tahran kenti, Hazar Denizi’nin güneyindeki dağların arasında yer alan, “sıcak”çağrışımlar yapan şirin bir kenttir.
Bu anlamda, bir zamanlarki Bilecik ilimizin Yenipazar nahiyesinin 1910 tarihinde adı Esenköy olarak değiştirilen “Teyran” köyü de göçmen toplulukların bilemediğimiz tarihte kurdukları köylerine verdikleri hasret içerikli bir yer adı olsa gerektir.
Bu tarihsel bir sav değil, yalnızca sezgisel bir yönlendirmedir.
Teyranlı hemşerilerimize selam olsun!
Fikret Yıldırım
