FİKRET YILDIRIM


YABANCILAŞMA

.


Yaşam, biz insanlara öylesine karmaşık ve içinden çıkılamaz gibi görünüyor ki, yüz yıllardır sayısız düşünür ve biliminsanı yaşamın sırlarını çözmek için gece gündüz demeden beyinlerini yakıp anlamaya ve anlatmaya çalışıyor.  

Oysa her şey, eril spermlerinden yalnızca bir tanesinin tek bir dişil yumurtasınca seçilmesiyle başlıyor. Bu gerçekliği çok iyi bildiği halde çoktan unutmuş ve kendine her geçen zaman gittikçe yabancılaşan insan, bu dünyadaki yaşamı kendisine ve tüm dünyaya zehir ediyor. Bu en basit ve çıplak gerçekliğin ağırlığını taşıyamadığından, durmamacasıya masallar uyduruyor, efsaneler anlatıyor, mitler oluşturuyor, sayısız patolojik inançlar yaratıp sürekli kendisinden uzaklaşıyor.  

Halbuki sırrın çok arı ve duru olduğunu çoktan öğrenmiş bulunuyor: Kontrol edip bastıramadığı “üreme dürtüsü”nün önüne geçemediğinden habire çoğalıyor, yaşam mücadelesi olarak adlandırdığı bu acımasız oyunun senaristinin ve rejisörünün bizzat kendisi olduğunu aklına bile getirmek istemiyor.  

Avuç içi kadarcık midesini doyurabilse de bu kez de gözlerinin açlığını bastıramıyor. Bu benim, şu benim, o benim, sen benimsin “benci”liğinin tutsağı oldukça başkalarının yaşam alanlarını daraltıp giderek yok ediyor.  

İki milyon yıl önce ayağa kalkan bilinen en eski atası “homo erectus” nasıl ki, bu süreç sonunda iki yüzbin yıl önceki “homo sapiens”e evrildiyse bundan sonraki yüz yıllar ve milyon yıllar sonunda tarih sahnesinden toz olup gitmeyeceğini kim bilip de söyleyebilir!  

İnsan, evrimin var ettiği en tehlikeli yaratıktır ve geldiği noktada çok ileri gitmişliği apaçık ortadadır.  

Metrelerce uzunluk ve yükseklikteki dinozorların halen kemiklerini ve ayak izlerini bulabiliyoruz.  

İnsanınkini kim bulabilecektir?  

İnsan evrimin ne amacı ne de sonucudur; başlangıçsızlık ve sonsuzluk köprüsünün adı bile kalmayacak bir “hiç”idir.  

Yalnızca bu “hiç”lik bilinci bile, yaşamımızı ve dünyamızı anlamlandırıp varolmamızın her şeye rağmen armağan olduğunu kavramamıza yetecektir.

Fikret Yıldırım

peripatetikler.wordpress.com