FİKRET YILDIRIM


ZAMAN ZAMAN

.


Zaman iter her şeyi ve önüne katarak bilinemezden getirip bilinemeze götürür. 

Zamanla ana rahmine itiliriz, oradan bu dünyaya, bu dünyadan da önce annemizin kucağına sonra sokağımıza, ülkemize ve dünyanın çeşitli yerlerine ve en sonunda da toprağın altına bırakılırız.

Varoluş harekettir, sınırsız ve sonsuz değişim ve yer değiştirmedir. Hep değişerek, değiştirilerek, hareket ederek, ettirilerek durmamacasıya biçim değiştirerek, her defasında başka görüntülerle görünüp görünüp gözden yiteriz.

Görünür, canlı olarak var oluruz; görünmez, düşünce ve ölçülemez enerji olarak yok oluruz. 

Harekettir varoluş, kımıl kımıl kımıldamaktır; durağanlıksa yok oluş, yokluğun varlığı, varlığın yokluğudur.

Her şey her an ölçülemez devinimlerle akar gider evrenin ölçülemezliğinde. Önce var oluruz, sonra var olduğumuzu sanırız, daha sonra da birdenbire kayboluruz. Karanlıktan gelir, karanlığa döneriz. Bitmek bilmez, sayılamayacak sonsuzluktaki çemberlerin kozmik dansıdır anlayabilemeyip anlatabilemediğimiz.

Tek ve asla anlaşılamayacak olan zamandır. Mekân onun yanılsamasıdır.

Getirilip götürülmesek mekânın hiç bir anlamı olmayacaktır.

Ne mi demeye çalışıyorum:

Bugün şimdi burada, orada ve her yerde her ne kadar mutlu ya da mutsuz, zengin ya da fakir, güçlü ya da zayıf, sevinçli ya da üzgün olursak olalım, zamanın hışmından hiç birimiz kurtulamayacaktır.

Soncası da kulübeleri ve piramitleri, sarayları ve kervansarayları zaman yaptırtır, zaman yıktırtır.

Çünkü zaman, doğum ve ölümün anasıdır; sonsuza dek doğurur ve öldürür.

Fikret Yıldırım

Mars | Kızıl Gezegen